Zeynel Bogan


Üniversite Hastanesi'nde Skandallar Bitmiyor

SKANDALLAR BİTMİYOR


Son zamanlarda adı skandallar ve mobbinglerle anılan kentimizin güzide kurumlarından biri, yeni iddialarla gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Mersin Üniversitesi Hastanesi'nden bahsediyorum. Bazı çalışanların gayri ahlaki yaşantıları ve mobbinge varan uygulamaları, yazdığımız yazılarla ülke gündemini belirlemeye devam ediyor. Hastaneyle ilgili Ankara'da birtakım adımlar atılmaya başlandı. Kamu kurumlarını ‘’baba çiftliği’’ misali görenlere yargı kapısı açılıyor. 
SKANDALLAR BİTMEK BİLMİYOR
Birkaç gün önce üniversite hastanesinde çalışan bir hanımefendinin mağduriyetini gündeme taşımış ve kamuoyunu bilgisine sunmuştuk. Sadece kentte değil aynı zamanda başkentte de yankı bulan bu hadise üzerine Yükseköğretim Kurulu (YÖK) nezdinde bir soruşturma başlatıldı. Konuyla ilgili yetkililerin adil idari anlayışlarından tevellüd eden hassasiyetlerini saygıyla karşılıyorum. En yakın zamanda kurumda İslam düşmanlığı güden, porno izleyen ve gayri ahlaki işlere girişenlere yönelik gerekli işlemler yapılacağından hiç şüpheniz olmamalıdır. Bu hadiseden hemen sonra yine hastanenin farklı bir biriminde yaşanan hadiseler “yok arkadaş, bu kadarı da mümkün değil” dedirtiyor. Tabiri caizse buz dağının sadece görünen yüzünü görüyoruz. Bilinmeyen ve gizli kalan nice hadise var. Er ya da geç açığa çıkacak.
YAŞANANLAR İLK DEĞİL; FARKLI BİR HUKUKSUZLUK
Bu kez hastane çalışanı R.B., haksızlığa uğradı. Kısa bir süre önce R.B. keyfi olarak farklı bir birimde görevlendirildiğini ve bu hususta mağduriyet yaşadığını kurum amirlerine bildirir. Amirler, süreci anlayışla karşılamak ve çalışma sahasında kolaylık sağlamak yerine ne yaptı dersiniz? Israrla ve kasten R.B.’yi farklı bir birimde ve gece vardiyasında görevlendirdi. 3 çocuk annesi R.B.’nin eşi farklı bir vilayette görevli olduğundan çocuklarını emanet edebilecek bir yakını da bulunmuyor. Akşamları çocuklarının korktuğunu ve onlarla ilgilenmesi gerektiğini belirten R.B., gündüz çalışabileceği bir birimde görevlendirilmesini idareden talep eder. Çalışanın hak ve taleplerini göz ardı eden yöneticiler, keyfi kararlarını sürdürürler. İdarenin keyfi durumunun yargıya taşınmasıyla nasıl bir karar çıktı dersiniz? Mersin 2. İdare Mahkemesi, başvurucu R.B.’nin mağdur edildiğini kabul etti. Nasıl bir yönetim anlayışının var olduğunu düşünebiliyor musunuz? Evde çocuklarınızın perişan olmasını kasten ve keyfi gerekçelerle arzu eden ve bundan memnuniyet duyan insanlar, kamu kurumlarında yönetici sıfatıyla istihdam ediliyor. Nihayetinde olacağı budur. Mahkemenin kadıya mülk olduğunu zanneden idarecilerin yanlış kararları mahkemelerden dönüyor. Neticede tüm zararlar kamu kurumlarının bütçelerinden tahsis ediliyor. Ne hakkınız var bu laçkalığa, savurganlığa!
SKANDALLAR BİTMİYOR
Yine Üniversite Hastanesi’nde yaşanan bir yasak aşk hadisesi akıllara durgunluk veriyor. Tıp fakültesinde sekreterlik vazifesinde bulunan H.F. Genel Cerrahi biriminde görevli çalışan E.B. ile aşk hayatı yaşıyor.  Mesai saatleri içersinde sürekli buluşarak süreci bir hayli ilerletiyorlar. Burası bizi fazla alakadar etmiyor; ancak hadisenin kamu kurumuna taşınması ve kurumda bazı sorunların yaşanması bizim esas ilgi alanımız. Yasak aşk kurumda ifşa olunca H.F. eşinden boşanmak durumunda kalıyor. Ve daha neler neler! Yine üniversitede sendika yetkilisi olan S.Y., kurum arkadaşının eşiyle dost hayatı yaşıyor. İlişkinin ortaya çıkmasıyla S.Y., kurumun yemekhanesinde aşk yaşadığı kişinin eşiyle tartışmaya giriyor ve arkadaşından şiddet görüyor. Kurumdaki çalışanların araya girmesiyle taraflar sakinleştiriliyor. Memleketin güzide kurumlarının birer pembe diziyi andıran olaylara sahne olması, üzüntü verici olsa da kurum yöneticilerin boş vermişliği halkın tepkisine yol açıyor. Personelin görev alanlarıyla meşgul olmaları gerekirken, yasak aşklara vakit bulabilmeleri ve öte yandan idarecilerin mobbing, adam kayırma ve adamına göre muamelelerde bulunmaları sıklıkla duyuluyor. Halkın, üniversite hastanesi gibi muteber bir kuruma olan itimadı zedeleniyor.
AÇIK KONUŞMAK GEREKİRSE
Hemen her kurumla ilgili birtakım iddialar duyuyoruz. Kurumsal ve kişisel itibarlara halel getirmeden sürece ele almaya gayret ediyoruz. Ancak amme hukukunun payimal edildiği ve kamu personelinin köle olarak görüldüğü bir durumda hiçbir şekilde sessiz kalmayacağımızı, kamuoyuna arz ederiz. Daha önce yaptığımız benzer haberlerin Türkiye’nin gündemine oturduğunu ve özellikle Mersin Üniversitesi konusunda Yükseköğretim Kurumu’nun dikkatini çektiğimizi ifade etmek isterim. Anlayacağınız o ki, ne mahkemeler ne de kurumların en üst birimleri, herhangi bir kamu kurumundaki haksızlık ve usulsüzlüklere kayıtsız kalmıyor. Bundan sonra da süreci daha yakından takip edecekle