Zeynel Bogan


Mezitli ve Osman GÖKÇEK

Memleketteki usulsüzlükleri konuşmak yerine muhalefet üzerinden algılarla ve mesnetsiz iddialarla at koşturan yalancı basının mumunu söndürmek bir gereklilik halini aldı. 


Son dönemlerde suni gündemlerle ülkeyi meşgul etmek isteyen ve bu şekilde ekonomik problemlerin toplumun gündeminden düşmesini arzu eden bir kısım medya, ispatı mümkün olmayan uçuk iddialarla halkı meşgul etmeyi deniyor. Tabiri caizse sünnet çocuğuna hokkabaz oynatıyorlar. Memleketteki usulsüzlükleri konuşmak yerine muhalefet üzerinden algılarla ve mesnetsiz iddialarla at koşturan yalancı basının mumunu söndürmek bir gereklilik halini aldı. 
YALANCISINIZ
Son dönemlerde seçim yenilgisini sindiremeyen ve iktidara yakınlığıyla bilinen medya, ‘’madem seçimi kaybettik, o zaman ortalığı bulandıralım’’ cinsinden tezvirata başvurmaya başladı. Yakın zamanda gündeme gelen ‘’dezenformasyonla mücadele’’ yasasından, iktidara yakın basın kuruluşlarının muaf tutulduğunu görmeye başladık. Muhalif gazeteciler en ufak bir iddia üzerine ifadeye çağrılırken, ulusal basının bazı kalemşörlerinin yaptıkları tetikçilik yanlarına kar kalıyor. Neden? Hukuk ve yasalar hepimiz için geçerli değil mi? 31 Mart Seçimlerini Cumhur İttifakı’na karşı tek başına kazanan Mersin Büyükşehir Belediye başkanı sayın Vahap Seçer’e ve belediye yönetimine türlü türlü iftiralar atılıyor. Hemen her sabah şantajcı basının yalanlarıyla güne başlıyoruz. Onlar yalan ve iftirada bulundukça, ağababaları sırtlarını sıvazlıyor ve ödüllerini kalemşörlere sunuyor. Bir farenin, yaptığı akrobatik hareketten sonra eğitmeni tarafından ödüllendirilişi gibi; ancak burada fare masum. Bir kısım medya ve müntesiplerinin bir fare masumluğundan masun oldukları muhakkak…
YENİ İFTİRALAR 
Son dönemlerde ulusal basında iddia edilen ve  yerel basında da önemli bir konuymuş gibi servis edilen bir haberde yakın döneme kadar sayın Vahap Seçer’in danışmanlığını yürüten Ertan Liman’ın görevden alındığı ileri sürüldü. Ayrıca sayın Liman’ın, belediye metro projesi kapsamında sahada yer almaya devam ettiği ve ‘’belediye görevlisiyim’’ dediği de iddia edildi. Öyle mi? Tabiî ki değil. Şuraya bu dipnot düşeyim, öncelikle sayın Liman görevden alınmadı. Böyle bir durum söz konusu olmadı. Aksine sayın Liman, danışmanlık görevinden affını istedi. Şuan için belediye ile hiçbir bağı yok. Belediyede görevli bazı bürokratların kendilerine hemen her bilgiyi uçurduğunu bildiğimiz bu basın mensuplarının, sayın Liman’ın belediyede görevli olduğunu ima etmeleri neden kaynaklanıyor? Sürece bir komplo teorisi havası katmaya çalıştıklarından olabilir. İddiaları gerçekmiş gibi ortaya atmayı bir hayli severler. Sayın Liman ayrıca belediyede görev almamayı bizzat arzu etmiştir. Dolayısıyla birkaç kurgu üzerine bina edilmek istenen -sözümona- ‘’büyük yolsuzluk’’ iftiraları, tetikçi gazetecilerin ellerinde patlamış oldu. Belediye bünyesinde en ufak bir hukuksuzluk ve usulsüzlük ispat edilebilir mi? Edemezsiniz. Çünkü böyle bir durum yok!
OSMAN GÖKÇEK’E TEKZİP
Uzun dönem Ankara Büyükşehir Belediye başkanlığı görevini yürüten Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek, bir kısım medyanın gündeme taşımaya gayret ettiği iftiraların benzerini, meclis kürsüsünde savunmaya çalıştı. İddiaları ispatlamak yerine mahalle ağzıyla konuşarak iddialarının ‘’doğru’’ olduğunu ileri sürdü. Bu memlekette muhalif gazetecileri en ufak iddiaları üzerine ifadeye çağıran savcılar, senin iftiralarını duyamamış mı, diye sormazlar mı adama! Gökçek’e göre Kale Köyü imara açılmış. Köyün imara açılmasında AK Partili isimler etkili olsa, acaba Osman Gökçek iddialarını ileri sürmeye devam edecek mi? Sessizliğe gömülecektir. Tane tane anlatayım. Osman Gökçek açıklamalarıyla başta Mezitli Belediye başkanı Ahmet Serkan Tuncer ile CHP grup başkanvekili Ali Mahir Başarır’ı töhmet altında bırakmıştır. Ne acı ki bu memlekette ispatı mümkün olmayan iddiaları ülke kamuoyunda ‘’akçeli işler’’ yaftasıyla süsleyip alıcısına kolaylıkla pazarlayabiliyorlar. Bunu bir şantaj aracı olarak kullanmak yerine ‘’varsa’’ eldeki bulguları en yakın savcıya teslim etmek ve süreci aydınlatmak gerekmez mi? Ne ilginçtir ki algıyı, hakikatmiş gibi ‘’ben belgelerle konuşuyorum’’ diyerek hararetle savunuyor. Önündeki el yazısı nota bakarak konuşan Gökçek, bu ülkede bir kesim tarafından sorgulanmıyor. Kendisine yöneltilen sorulara ise ‘’bu bilgiyi paylaşamam; bunun bende kalması lazım’’ diye ekleyen Osman Gökçek, acemi bir siyasetçi profili sergiliyor. Açıkçası, Osman Gökçek, açıklamalarıyla Beştepe’ye ‘’rüştümü ispatladım’’ demeye getiriyor. Amaç nedir? Amaç hiç şüphesiz terfi-i rütbedir. Bakanlık olur, Cumhurbaşkanı yardımcılığı vs. Aklınıza ne gelirse. Burada bir parantez açmak gerekiyor, mecliste Osman Gökçek’in ismini zikrettiği Buğra Baran, sayın Başarır’ın danışmanı. Birçok açıdan ehliyet ve liyakat sahibi bir isim. Mezitli’de CHP ilçe yöneticiliği yapmış ve sayın Ahmet Serkan Tuncer ile uzun bir süre teşrik-i mesaide bulunmuştur. Sayın Baran’ın, Ali Mahir Başarır’a danışmanlık yapması çok önemli; ancak Gökçek’in bu süreci imar işleriyle bağdaştırması anlaşılır gibi değil.
AKP NE YAPTI
Aslında Osman Gökçek’in Mezitli’deki imar iftirası üzerine değinilmesi gereken bir konu var:  Mezitli Belediye Meclisi’nde Tece’deki imar düzenlemesiyle ilgili Cumhur İttifakı’nın meclis grubunun tavrı önem arz ediyor. Meclisteki imar müzakereleri sonrasında alınan karara AKP’li ve MHP'li  meclis encümenleri itiraz etti mi? Etmedi. Evet yanlış duymadınız: AKP’liler destek verdi. Ortada bir usulsüzlük varsa önce AKP’li isimlerin karşı çıkması gerekmiyor muydu? İmar meselesi CHP Belediyeciliği adına kentin modern bir hüviyete sahip olması için yapılan makul ve gerekli bir ihtiyaçtı… Bununla birlikte ülkemizde bu tarz işlerden nemalanan bir güruhun varlığını kimse inkar edemez; Kaleköy’deki bazı hazine arazilerini Milli Emlak’tan kiralayıp galericiler sitesi yapma amacını taşıyan AKP’liler gibi… Buna benzer olarak Gökçek, bazı AKP’li isimlerin Çevre Şehircilik ile Orman Bölge’den kiraladıkları ve farklı amaçlar için kullandıkları arazilerden bahsetmeli. Buna cesaret edemez! Osman Gökçek, iğneyi kendisine, çuvaldızı başkasına batırmadan konuşmamalı.