Vakti zamaninda kendini bilmez bir tegmen, rahmetli Turgut Özal'a alisamadim demisti. Onu söyleyen tegmeni alkislayanlar simdi aslan gibi bir tegmenin dua etmesine bozulmus. Öyle ki adeta ates püskürüyorlar. Ama bilmedikleri sey ise o devirlerin çoktan geçmis olmasidir. Tegmen denilince aklima geldi. Yil 1988... Agri'da cezaevindeyim. Askerde yasadigim ilk ramazan ayiydi. Möbetten geldim ve oruç tutan arkadaslarim için sahur hazirlamaya basladim. Karakolda 5 kisi oruç tutuyoruz. O esnada alayda nöbetçi olan stajyer subay içeri girdi ve ne yaptigimi sordu. Ben de sahur hazirladigimi söyledim. O da tamam deyip disari çikti. Sonra bir hisimla nefret dolu bakan gözlerle içeri girip; 'Size oruç tutmak yasak demedik mi!' dedi. Ben de; 'Komutanim, oruç atis ve kosumuzu etkilemiyor hatta bugün ki alay kosusunda karakolca ilk üçe biz girdik.' dedim. Ben böle konusunca biraz sonra olacaklarin da farkinda degildim. Megerse onu derken kendimle birlikte arkadaslarimi da yakmisim. Dediklerimden sonra basini sallayarak bir sey demeden sessizce disari çikti. Sabah oldu, adli mahkumlari götürdük. Ögle yemegi için cezaevine tekrardan geri döndük. Döndük de ne görelim tegmen arkadaslarimizi mekanik egitime almis ve sanki acemi birligindeymis gibi de yemek molasi vermemis. Yemek molasi dediysek de yemek için degil biz dinlenmek için istiyoruz. Oruçluyuz diye. Tegmen bizi görür görmez; 'Taslilar buraya gelin.' dedi. Tasli degildik migferliydik. O bize tasli diyordu. Nisan almak için vaziyet aldim. O sirada yüzüme bakip; 'Sen bu sakalla mi adiyeye gittin?' dedi. Ne oldugunu anlamadan suratima vurmaya basladi. Tabi sakalim da yok çünkü sabah tiras olmusum. Abartisiz söylüyorum, yaklasik yarim saat bir dayak faslimiz oldu. O esnada bizim arkadaslar da dayak yemekten kurtulmam için kendimi yere atmami söylüyorlar. Inat bu ya düsmemek için ne gerekiyorsa yaptim. Yaptim yaptim da hayatimin en güzel dayagini da yemis oldum. O tegmen kimdi, hangi inançtaydi bilmiyorum ama o günden bu güne getiren Allah'a hamd olsun...