Bir Yolculuk Hâli...
Gidiyoruz, ardimizdakileri unutamayip önümüze çikacaklardan habersiz sekilde... Kirginiz, bir o kadar da yorgun. Ne yaptigimizdan habersiz ama bir o kadar da düsünceli. Düsüncelerimizin çikis noktasi da kirginligimizin baslangici ve yorgunlugumuzun sebep oldugu bir hayat. Bekleyerek tükettigimiz bu ömrümüzün kosarak yetismeye çalistigimiz yarinlarindan bîhaber yasayacagiz...
Sehirlerarasi bir otobüste gibiyiz, son duragi olan ama hangi durakta inecegimizden habersiz, gidiyoruz. Tek tarafli kesilen biletimiz, karsilayani olmayan bir varis noktasinda son bulacak. Her gördügümüz durakta güzergahin biraz daha tanidik geldigi, yolun biraz daha bilinir hale geldigini gördükçe gidecegimiz yerden emin sekilde yerimizden dogrulmadan karsimiza çikacaklari bekliyoruz. Fakat her karsilastigimiz durak, her ugradigimiz mekan degdigimiz insan biraz daha arttiriyor kirginligimizi, biraz daha ekleniyor yorgunluk; gördügümüz her yüz, yasadigimiz her hayal kirikligi karsisinda.
Bazen bir türküde söylenen nakarat, bazen de bir sairin misrasinda buluyoruz kendimizi. Yaralarimiz, kirginliklarimiz hep ayni yerde eksilmeden artmaya devam ediyor. Dilimizde yasamisliga dair ne bir 'keske' var ne de 'simdi olsaydi' veya 'söyle olsaydi' gibi pismanlik sitemleri. Yasadigimiz kirginliklara, yorulmusluklara ve hüzünlere karsi sitemimizin tek muhatabi yüregimiz ve ona yön veremeyen aklimiz...
Yolun sonu görünür gibi olup hâlâ nerede duracagimizdan habersiz sekilde devam eden yolculugumuzla birlikte her saniyesinde tükeniyor umutlarimiz. Umut etmenin dâhi kirdigi bir yolculugun sonunda bilinmeyen bir duragin müdavimi olma korkusu sariyor bedenimizi, kalbimizi ve aklimizi her geçen gün...
Aslinda alismistik acilarimiza, kimseye anlatamadiklarimizin yüregimizi yakmasina, akan göz yaslarimiza, sitemlerimize en önemlisi de kirginligimiza ve yorgunlugumuza...
Pisman miyiz sorusuna gelecek olursak, hem de nasil... Keskelerin ve bir daha'larin aklimizi esir aldigi anlarin eksilmedigi otobüs yolculugumuzun sonunda yikilmisligin resmini çizecegimize o kadar eminiz ki yasadigimiz pismanligin bile artik anlamsiz kaldigini hissediyoruz...
Hüzünlü müyüz, anlatilamayacak kadar... Kirginligimizi hatirlayamayacak kadar yorgun bir o kadar hüzünlüyüz...
Özlüyor muyuz, yetiyorsa yüregin özleme! Aklina geldikçe yanmasin yüregin, sizlamasin burnunun diregi...
Yasiyor muyuz! Düse kalka, ne oldugu belirsiz bir düs misali, kuramadigimiz hayallerin basrolünde umut etmekten dâhi korktugumuz bir gidisat... Yasamak diyorsak buna, evet yasiyoruz. Nefes alip kalbin tepksizi kaldigi bir yasanti...
Evet, yasiyoruz. Çeliskilerin girdabinda kaybolan gülüslerimizin hasretinin son bulacagi güne kadar yasama istegiyle yasiyoruz...
Muhittin Uymaz