İki kavram var. Biri sonsuzluk biri sensizlik. Benim dünyam hangisi üzerine kurulu bilmiyorum.
Sensizlik mi sonsuzluk mu?
Sonsuzlugun diger ucunda sesin yoksa sonsuzluk kavraminin çok da bir önemi yok aslinda benim için.
Çünkü benim meselem, kavgam senli olabilecek bir hayatin en ücra kösesinde tebessüm etmek. Kavgam ile kavgali oldugum gerçegini bir kenara birakarak hissizlik dünyasinda menfaatten arindirilmis bir duygunun belirsiz telasesindeyim. Varligi yoklugunu, yoklugu varligini kahredercesine beliriyor hayatimin tam da merkezinde.
Merkez dediysem de yine sensin o. Senden baska bir kavram düsünemez hale gelmis ve tek kavgasi sen olan bir hayati yasamanin verdigi umut dolu mücadelem var benim en acimasiz gerçekler karsisinda. Acimasiz diyorum, çünkü yoksun. Her sey sanki düsman kesilmiscesine karsimda duruyor. Sigamiyorum ne içime ne yerime. Her an ölecekmis gibi olup acinin en agir hâlini yasamaya devam ediyorum, gecelerimin uyku ugramaz demlerinde…
Bekliyoruz, ulasmaya çalistigim mutlulugun benden kaçmasina aldiris etmeden gelecegine olan inancimla birlikte bekliyorum.
Belki de bana en aci veren de buydu, yani onun beni yok sayma gerçegiydi. Acilara alismak degildi aslinda zor olan,unutmaya çalismakti. Kalbin yerinden sökülüyor gibi olup yürüdügün kalabaliklarda gözyaslarin fark edilmesin diye yere bakarak yürümek zorunda kaldigin sokaklara sormak lazimdi, yüzündeki acinin rengini… Umut dolu bir mücadele. Kavganin devami degil basarisi için gayret edilmis ve dua edilmis gibi. Dua ki senden baska hiçbir sey içermeyen. Allah'tan senli olan her seyi sensiz olan hiçbir sey istemeyen bir yüregim var bu yangin yeri olan dünyada. Yasamanin menfaat üzerine kurulu olmadigi sistemin son nedenlerinden biriydin sen. Sen var olan dünyanin en olunmayacak gerçegiydin. Hayir. Tam da öyle degil aslinda. En gerçeklerin arasindaki en dogru seysin sen... Gerçeklerim arasinda kalan en dogru hareketim belki de seni sevmekti. ...
Muhittin Uymaz