İsrail'in Suriye topraklarındaki yayılmacılığı sürüyor. Türk Dışişleri Bakanlığı, 16 Aralık Pazartesi günü, İsrail'e bu konuda sert tepki gösterdi. Bakanlık, İsrail'in Golan Tepeleri'ndeki yerleşimleri genişletme kararını kınadı. Bakanlık, bu kararı "işgal yoluyla sınırları genişletme" olarak değerlendirdi. Ankara, İsrail'den Golan bölgesi için 1974'te imzalanan "Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması"na uymasını istedi.
13 yıllık iç savaşın ardından, 27 Kasım'da Heyet Tahrir Şam (HTŞ) liderliğindeki muhalif gruplar bir operasyon başlatarak, Suriye'nin ikinci büyük şehri Halep'i ardından Hama ve Humus'u hızlı bir şekilde kontrol altına aldı. Gruplar, yaklaşık 10 gün içinde Şam'a kadar ilerleyerek Baas rejimini yıktı. Ülkeden kaçan Esad ve ailesi, Rusya'ya sığındı. Esad rejiminin 8 Aralık'ta devrilmesinin ardından İsrail, Suriye toprağı olan Golan Tepeleri'ndeki işgalini, Hermon Dağı'nın Suriye'ye bakan yerini de alarak genişletti. Tampon bölgeye giren İsrail ordusu, sonrasında işgali daha ileriye taşıyarak başkent Şam'ın 25 kilometre yakınlarına kadar sokuldu. İsrail, Suriye'ye ait Golan Tepeleri'ni 1967'den bu yana işgal altında tutuyor. İsrail ile Suriye arasında 1974'te imzalanan "Kuvvetlerin Çekilmesi Anlaşması" ile burada silahtan arındırılmış tampon bölge kurulmuştu. Bölge, geçen haftaya kadar BM Barış Gücü askerleri tarafından korunuyordu. Ancak İsrail yönetimi, Esad'ın düşmesiyle Suriye'de otorite boşluğu oluştuğunu bunun da kendileri için tehdit yarattığını iddia ederek Suriye'de işgale girişti.
Heyet Tahrir Şam'ın (HTŞ) yanı sıra Türkiye, Ürdün, Irak, Mısır, Avrupa Komisyonu; İsrail'i Suriye'deki güç boşluğunu istismar etmekle suçladı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise, güvenlik gerekçelerini öne sürerek, "Bu topraklarda (Hermon Dağı ve Suriye içlerindeki ilerleyişi kastediyor) kalıcı değiliz." dedi. Ancak, İsrail Savunma Bakanlığı, Hermon Dağı'nda kış ayları boyunca kalacaklarını bildirdi. Dün de Netanyahu, Hermon Dağı'na giderek askerleri ziyaret etti ve 2025 sonuna kadar Suriye'de kalma talimatı verdi.
İsrail Dışişleri Bakanlığı da 16 Aralık'ta Türkiye'nin açıklamasına bir gün sonra 17 Aralık'ta cevap verdi. Bakanlık, Türkiye'yi Suriye'yi işgal etmekle suçladı. İsrail, Türkiye'nin "Kürtlere" karşı şiddet ve saldırganlık kampanyası yürüttüğünü iddia etti. İsrail, Türkiye'nin 2016, 2018 ve 2019 yıllarında üç büyük operasyonla Suriye topraklarına sistematik olarak girdiğini belirterek, Türkiye'nin Suriye Milli Ordusu (SMO) gibi silahlı vekil gruplar kurduğunu kaydetti. İsrail Dışişleri Bakanlığı, bir dizi iddialarda da bulundu. Bakanlık, Türkiye'nin kontrolündeki bölgelerde Türk parasının kullanıldığını, bu bölgelerde Türk bankalarının şubelerinin olduğunu ve posta hizmetlerinin faaliyet gösterdiğini aktardı. Bakanlık, Türkiye'nin Suriye topraklarının yaklaşık yüzde 15'ini kontrol ettiğini öne sürdü.
İsrail'den yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde:
"İsrail, Türk Dışişleri Bakanlığı'nın Suriye konusunda İsrail'e yönelik yaptığı asılsız açıklamaları reddetmektedir.
Gerçekler şu şekildedir:
Türkiye, 2016, 2018 ve 2019 yıllarında askeri operasyonlarla başlayan ve bugüne kadar devam eden bir süreçle Suriye topraklarına sistematik olarak taciz etmiştir. Türkiye, Suriye Milli Ordusu gibi silahlı grupların kendi kontrolü altında faaliyet gösterdiği vekalet bölgeleri oluşturmuştur. Şu anda Suriye topraklarının yaklaşık yüzde 15'i Türkiye destekli güçlerin kontrolü altında. Bu bölgelerde Türk para birimi kullanılmaktadır. Türk banka şubeleri ve posta hizmetleri faaliyet göstermektedir.
Ayrıca Türk ordusu, Suriye'nin kuzeydoğusundaki (PKK/YPG'nin işgali altındaki bölgeyi kastediyorlar) özerk bölgenin altyapısını uçak ve İHA'larla bombalıyor.
Türkiye, Suriye'de Kürtlere karşı faaliyet gösteren cihatçı güçleri desteklemektedir.
Suriye'de işgalden söz edebilecek son ülke, Suriye topraklarının yüzde 15'inin kendi himayesi altında faaliyet gösteren vekillerin kontrolü altında olan Türkiye'dir. Türkiye'nin Suriye'deki Kürtlere yönelik saldırganlığının ve şiddetinin devam etmesi için hiçbir gerekçe yoktur!"