28 Şubat darbesinin 25. yıldönümünde harf sırasına göre dizdikleri 5 muhafazakâr partiden cesaret alan CHP’liler, AK Parti iktidarını, kamu görevlilerini ve yerli sermayeyi tehdit etmeye devam ediyor.
Önce öğretmen, doktor, çiftçi ve işçilere hakaret eden, akabinde üst düzey bürokratları ‘kanun dışına çıkmış memurlar’, ‘Bu size son çağrım’ sözleriyle tehdit eden, sonrasında ise ‘ziyaret’ adı altında kamu kurumlarını basmaya yeltenen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, son olarak “Sarayın oligarkları” benzetmesi yaptığı Türk işadamlarını, “Sizin gözünüzün yaşına bakan namerttir” sözleriyle tehdit etti. Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat darbesinin 25. yıldönümünde harf sırasına göre dizdiği 5 cüce muhafazakâr partiden cesaret alan Kılıçdaroğlu’nun skandal sözleri akıllara CHP’li yöneticilerin benzer açıklamarını getirdi. İşte ‘Helalleşme’ kılıfı adı altında 90’lı yılların karanlığına dönmeyi arzulayan CHP’nin, kimlerle hesaplaşmak istediğini gözler önüne seren o tehditler:
CHP’li Selin Sayek Böke, iktidara gelmeleri durumunda bazı özel şirketlere müzakere bile etmeden el koyacaklarını söyledi. Diktatörlüğe özenen CHP’li Gürsel Tekin ise, “İlk işimiz bu kirli gazetelerin tamamına el koymak olacaktır” sözleriyle, iktidar olmaları halinde muhalif basını susturacaklarını deklare etti. Darbe çağrısında bulunan Özgür Özel de, “Saray rejiminin sonu geliyor. Hangi ülkeye hizmet ettiğini bilen çok değerli bürokratlar hiç korkmasınlar. Türkiye gelir, saat gibi işlemeye başlar” şeklinde tehditler savurdu. Asker kökenli CHP’li Dursun Çiçek ise, başsavcıların kendisine, “Onları iktidardan indirin bakın biz onları nasıl yargılıyoruz göreceksiniz. Başsavcılar var bunu diyen” şeklinde kirli planları deşifre etti.
CHP’lilerin tehditlerini değerlendiren siyasetçi ve gazeteciler, darbecilerin gözde partisinin olası bir iktidarında helalleşmek istediği kesimin, 28 Şubat’ın mazlumları değil failleri olduğunu belirtiler.
AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir, şunları dile getirdi: “Bu anlayışın iktidarlarına baktığınızda her seferinde gücü bulduklarında mutlaka millet evlatlarına zulüm etmişlerdir. Bir defa bunların millete hizmet diye bir dertleri yok. Dertleri, milletle hesaplaşmak. 28 Şubat’ta mağdur ettikleriyle yeniden hesaplaşacaklar. Eylemleri ve söylemleriyle kimlerle helalleşmeyi düşündüklerini açıkça ortaya koyuyorlar. Kimler bunlar? Amerika’ya payanda olanlar, PKK’ya yandaş olanlar. Onlarla helalleşmeyi planlıyorlar bunlar. Yoksa 28 Şubat mağdurları, başörtülü kadınlar asla umurlarında değil. Bunlar bir daha imkân bulsalar yine aynısını yapacaklar. Yeniden başörtüsünü yasaklayacaklar, katsayı gibi bir zulmü öğrencilere reva görecekler, sermayeyi rengine göre ayrıştıracaklar. CHP’lilerin yapacağı budur.”
Gazeteci Yazar Şükrü Sak ise, şunları ifade etti: “CHP’liler ‘helalleşme’ adı altında ‘hesap sorma’ planları yapıyor. Son zamanlarda sıklaşan ‘yargılanacaksınız’ yollu aleni tehditlerin de sebebi budur. Türkiye’deki bütün darbelere istisnasız destek vermiş bir zihniyetin demokrasi söylemi arkasına gizlenmesi, mutabakat metninin 28 Şubat gibi karanlık bir darbe gününe denk getirmesi rastgelelikle açıklanacak bir durum değildir. O yüzden, ‘helalleşme’ ile kastettikleri, 28 Şubat’ın mazlûmları değil, failleridir. Mutabakat metni, ayan beyan sinsi bir hesap sorma planıdır. Özellikle 28 Şubat tarihinin tercih edilmesinin anlamı budur. Milletten aldığı desteğin yüzde 20 civarlarında dolaştığı CHP, asıl gücünü ‘bürokrasi’ ve daha başka ‘mihraklardan’ almaktadır. Bu yüzden de hiçbir zaman millete güvenmemiş, millet de ona güvenmemiştir.”
Araştırmacı Yazar Mustafa Albayrak da, şu değerlendirmede bulundu: “Bu her şeyden önce, CHP’nin millete bir meydan okumasıdır. Çünkü bu kararları alan Erdoğan iktidarı, halkın desteğiyle seçilmiştir. Kılıçdaroğlu’nun oligarklar dediği müteşebbisler ise bu ülkeye çok önemli mega projeler kazandırmıştır. Ortada hukuka aykırı bir durum olduğuna inanıyorlarsa Meclis Araştırma Komisyonları var, bağımsız yargımız var, gider şikâyetlerini yaparlar. Fakat bu tehditleri ele aldığımızda ortada çok ciddi bir hesaplaşma planı olduğu açıkça görülüyor. Bu yapılanları, milli iradeye, devletin kıymetli bürokratlarına ve milli sermayeye karşı büyük bir saygısızlık ve terbiyesizlik olarak görüyorum. CHP’ye payanda olan sözde muhafazakar parti liderleri de Yahudi dükkanına asılan ‘Besmele’ tabelası gibi duruyorlar!”