Tarih: 14.08.2023 13:12

Tamer Karadağlı ve Türk tiyatrosunun sefil hali!..

Facebook Twitter Linked-in

Dönemin CHP/SHP’li İBB Başkanı Nurettin Sözen, Paris’e “konsolos” olarak tayin edilen Gencay Gürün’ü, belediyeye bağlı Şehir Tiyatroları’na “Genel Sanat Yönetmeni” olarak atamıştı.

Gürün’ün atamasına itiraz eden ve CHP’nin ilelebet İBB yönetiminde kalacağını sanan Şehir Tiyatroları oyuncuları da 26 Mart 1994’te…

Yani, Tayyip Erdoğan’ın “Belediye Başkanı” seçilmesinden bir gün önce, “İŞTİSAN” adıyla bir dernek kurarak, Sözen himayesindeki “Gencay Gürün”ü devirmeye karar verdiler.

Fakat ertesi gün Tayyip Erdoğan “Belediye Başkan”ı seçilince, tiyatrocuların tüm planları altüst oldu.

Aralarında, Kenter Tiyatrosu’ndaki ilk rolünde “körpe bir fahişeyi” canlandırdıktan bir yıl sonra İstanbul Şehir Tiyatroları’na kapağı atan Berna Laçin’in de olduğu çok sayıda kadrolu oyuncu, “Dindar İBB Başkanı” Erdoğan’ı protesto için görevinden istifa etti.

Kafalarında soru işaretleri taşıdıkları halde kalmaya devam edenler ise resmen ters köşe oldu.

Tayyip Erdoğan, hiçbirinin kılına bile dokunmadığı gibi önce ödeneklerini yüzde 100 artırdı, ardından CHP’li yönetimin yıllardır ödemediği iki adet “teşvik ikramiyesini” de yeniden oyuncuların hesaplarına yatırdı.

Derken 2 yıl sonra, 1996’da, Şehir Tiyatroları’nın “Genel Sanat Yönetmenliği”ne ünlü oyuncu Kenan Işık getirildi.

Şehir Tiyatroları o yıl “yerli ve nitelikli” oyunlarla tam “379 bin” gibi rekor bir seyirciye ulaşsa da, “istemezükçü” kafa, Devlet Tiyatroları'ndaki görevinden ayrılıp, Şehir Tiyatroları'na geçen Işık’ın atanmasına kazan kaldırdı.

Gazete köşelerinde yayınlattıkları bazı dedikodularla, Işık’ı polemik malzemesi yapıp, yıpratmak istedi.

Peki, sonra ne olsa beğenirsiniz?

2012 yılına gelindiğinde, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda “repertuarı belirleme” yetkisi Genel Sanat Yönetmeni’nin tekelinden alınarak “ikisi bürokrat 7 kişilik bir kurul”a verildi.

2’ye karşı 5 kişi olmalarına rağmen, “İstedikleri oyunu oynatmakta tek söz sahibi” olma yetkisi ellerinden alınan tiyatrocular, işte bu “yetki paylaşımına” isyan ederek AK Partili İBB yönetimini protesto ettiler.

1996-2000 yılları arasında Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği yapan ve o sırada Kadir Topbaş’ın “Sanat Danışmanı” olan Kenan Işık ise…

Eylemler nedeniyle Başkan Topbaş’ı telefonla aradı ve “Sizi seviyorum ancak yaşananlardan sonra istifa etmek zorundayım” diyerek görevinden istifa etti. Yani kendisine makam ve mevki verenleri yüzüstü bırakıp, geçmişte o makama gelmesine karşı çıkan “istemezükçülerin" yanında saf tuttu.

***

Yeni eserlerin üretilemediği, Nazım Hikmet ve Necip Fazıl oyunlarının dışında doğru düzgün yerli oyunların olmadığı, tiyatro oyunu diye artık skeç formatında metinlerin yazıldığı ve her yıl bayat oyunların ısıtılıp ısıtılıp yeniden sahnelendiği Devlet Tiyatrosu’nda da durum farklı değil…

Şöyle ki…

30 yıldır Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nde saltanat süren, sınırlı sayıda bastığı naylon gazeteler üzerinden Haçlı’dan fon desteği alan ve haksız kazanç elde ettiği tespitiyle Basın İlan Kurumu’ndan ilan durdurma cezası verilen “Naylon Nazmi” lakaplı Nazmi Bilgin’in kardeşi Lemi Bilgin…

24 Ağustos 1998 tarihinde Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'ne atandı.

Lemi Bilgin'in atanmasıyla homurdanmaya başlayan sanatçılar, Bilgin’in kurum içi disiplini sağlamak yerine kadrolaşmaya giderek huzursuzluğa yol açtığını iddia ettiler.

Bilgin, ertesi yıl yurt dışında görevde olduğu sırada dönemin DSP’li Kültür Bakanı İstemihan Talay tarafından “soruşturma gerekçesiyle” apar topar görevden alınarak, yerine Rahmi Dilligil atandı.

Dün Bilgin’i “kadrolaşma” ve “kurum içinde huzursuzluğa yol açmakla” suçlayan tiyatrocular bu kez de Bilgin’i görevden alan Ecevit’in iktidarına tepki gösterip, “Devlet Tiyatroları, hükümetlerin tiyatrosu değil, laik demokratik Cumhuriyet'in tiyatrosudur" diyerek, başörtülülere had(!) bildiren DSP hükümetinin soruşturmasını bile laikliğe bağladılar.

Lemi Bilgin 2 yıl sonra 24 Ağustos 2001 tarihinde, Danıştay kararı ile bir kez daha Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'ne atandı.

Bu defa da “aldığı 3 adet maaş kesme cezası” yüzünden Genel Müdürlük yapma niteliğini kaybettiği için dönemin AK Partili Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç tarafından görevden alınarak yerine vekâleten dramaturg Mine Acar atadı.

Acar’ın atanmasının öğrenilmesinden sonra ortalık yine karıştı.

Devlet Tiyatroları’nda görevli 12 il müdüründen 11’i, genel müdür yardımcıları, başdramaturg, yönetim ve disiplin kurulu ile Edebi Kurul Sanatçı Temsilcileri topluca istifa etti.

Atatürk Kültür Merkezi önünde toplanan Tarık Akan, Eşber Yağmurdereli, Nejat Yavaşoğulları, Haldun Dormen, Mehmet Güleryüz ve Tamer Karadağlı gibi oyuncu, müzisyen ve yazarlar ise Kültür Bakanı Atilla Koç'u derhal istifaya davet edip, hükümete ağır eleştirilerde bulunulan bildiriler okudular…

Devlet Tiyatrosu çalışanlarının hazırladığı ve oyuncu Can Gürzap’ın okuduğu bildiride,

"Devlet Tiyatroları'nda yaşanan deprem, cumhuriyetimizin en büyük sanat kurumlarından birini daha bitirme operasyonudur. Hedefi ülkemizdeki kültür-sanat ortamını çölleştirmek ve ortaçağ anlayışına sürüklemektir! Bu girişim, kendine devlet tiyatroları'nın 'fikri ve vicdanı hür ' çalışanları arasından işbirlikçiler bulamayacaktır.” şeklinde ağır ifadeler yer aldı…

*

Şimdi aynı kafa, AK Parti hükümetine yönelik bu ağır ifadelerin okunduğu sırada orada olan ve kendilerine destek veren Tamer Karadağlı’nın, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü olarak atanmasına itiraz ediyor.

Şaka gibi…

Eser kıtlığının yaşandığı şu ortamda, Türk tiyatrocularının düştüğü bu sefil halin oyunu yapılsa, muhtemelen tiyatrolar seyirci rekoru kırar…

*

Bu arada…

İnşallah Tamer Karadağlı da Kenan Işık’ın yaptığı hatadan ders çıkarır da yarın en ufak olayda, “Sizi seviyorum ancak istifa etmek zorundayım” diyerek, hem kendisini bu göreve layık görenleri yüzüstü bırakmaz…

Hem de gerçek bir “taş fırını erkeği” olduğunu ispatlar…

Bekleyip, göreceğiz!




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —