Türkiye’de doğurganlık oranları son yıllarda hızla düşerken annelik yaşı da giderek yükseliyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ilk doğum yaşı artık 30’un üzerine çıkmış durumda. Bu durum hem gebelik sürecinde hem de doğum şekli tercihlerinde değişimleri beraberinde getiriyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Mehmet Bekir Şen geç yaşta annelik ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Son yıllarda kamuoyunda sıkça tartışılan Prenses Doğum kavramı doğum sürecinde konforun ön plana alınmasını ifade ediyor. Bu doğum şekli genellikle annenin stres yaşamadan planlı ve kontrollü bir ortamda doğum yapmasını amaçlıyor. Konuyla ilgili kamuoyunda farklı görüşler bulunuyor. Son olarak Sivassporlu futbolcuların sahaya doğum tercihiyle ilgili mesaj içeren bir pankartla çıkmaları sosyal medyada yoğun eleştirilere yol açtı.
OECD verilerine göre Türkiye sezaryen doğum oranında üye ülkeler arasında ilk sırada yer alıyor. Türkiye’de sezaryenle doğum oranı %62,8 iken bu oran OECD ortalamasının oldukça üzerinde bulunuyor.
Op. Dr. Mehmet Bekir Şen sezaryen doğumun çoğu zaman bir tercih değil tıbbi zorunluluk olduğuna dikkat çekiyor. Doğum şeklinin belirlenmesinde annenin genel sağlık durumu bebeğin pozisyonu ve doğum kanalına uyumu gibi kriterlerin değerlendirildiğini belirten Dr. Şen bu kararı hekimin ve annenin birlikte verdiğini ifade ediyor. Geçirilmiş rahim ameliyatları ileri düzey miyomlar veya fetal stres durumlarında sezaryenin hayat kurtarıcı olabileceğini vurguluyor.
Uzmanlar toplumda zaman zaman oluşan normal doğum yapan daha iyi annedir algısının yanlış olduğuna dikkat çekiyor. Sezaryen ile doğum yapan annelerde oluşan psikolojik baskının önüne geçilmesi gerektiği belirtiliyor. Her doğumun bir mucize olduğu vurgulanırken doğum şekline göre yargılayıcı bir tutum sergilemenin anne psikolojisi üzerinde olumsuz etkiler yarattığı dile getiriliyor.