Müsavat Dervişoğlu'ndan Devlet Bahçeli'ye sert sözler

Seni kimlerin topaç gibi çevirdiğini biliyoruz

Gündem 8.01.2025 14:55:00 0
Müsavat Dervişoğlu

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalar yaptı.

Dervişoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısının ardından DEM Parti ve terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'ın görüşmesiyle başlayan yeni sürece ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu.  İYİ Parti lideri yaşananlara ilişkin ''Teröristleri ortak seçiyorlar ya da ortaklarını terörist ilan ediyorlar. Bunlar teröristsiz yol yürüyemiyorlar, yanlarına ya FETÖ'yü ya da PKK'yı alıyorlar'' ifadelerini kullandı. 

 Konuşmasında MHP lideri Devlet Bahçeli'yi de eleştiren Dervişoğlu, " Şahsına bu zamana kadar gösterdiğim saygıyı, o koltuğun gerçek sahibine duyduğum vefanın sadakası saymanı da temenni ediyorum. Bu kadarı sana yeter, fazlası da zaten bana yakışmaz. Biz seni topaç gibi kimlerin çevirdiğini biliyoruz" dedi. 

"85 MİLYONDAN ESİRGENEN UMUT HAKKI TERÖRİST BAŞINA VERİLDİ"

Dervişoğlu'nun açıklamalarından başlıklar şöyle:

Zor zamanlardan geçiyoruz. Bütün bir 2024 yılını acı tecrübelerle geçirdik. İktidar vatandaşa karşı hiçbir vaadini yerine getirmediği gibi ne yasal ne anayasal ne insani ne de vicdani hiçbir vazifesini de umursamadı. 85 milyondan esirgenen umut hakkının 22 Ekim’de terörist başına verilmesiyle hep birlikte tecrübe ettik. Bugün yaşadıklarımız ne yenidir ne de bir paradigmadır, 22 yıl önce Uluslararası lobiler tarafından Erdoğan’a teslim edilen daimi görevin vadesi gelmiş aşamasıdır.

"TÜRKİYE'Yİ BÜYÜK ORTAGOĞI PROJESİNE HAZIRLAMAKTIR"

Asıl görevin adı, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Büyük Ortadoğu Projesine hazırlamaktır.' Bunun için Türk Milletinin hem milli hem de bireysel kodlarını değiştirmektir. Bu yolda Cumhuriyet kurumlarını çökertmek, hukuki ve ekonomik yapıyı da buna uygun hale getirmektir. Ortaklar değişse de hedef hep aynıdır. Bu zehrin farklı tiplerini, geçmişte farklı zamanlarda zerk ettiler. Şimdi içine biraz yeni paradigma, biraz misak-ı milli, yettiği kadar Kürt sorunu, çözüm ve terörle mücadele laflarını koymaktadırlar. Bu projenin nihayete ermesi açısından, Erdoğan ve bağlı bulunduğu müstevliler tarafından her zaman, en önemli kaldıraçlardan biri olarak, adına ısrarla 'Kürt sorunu' dedikleri mevzu kullanıldı.

Bir kural hiç değişmedi; hiç kimse Kürde, bir vatandaş ve fert olarak nasılsın, derdin nedir diye sormadı. Çünkü onlar için, herhangi bir vatandaşın sorunu ne kadar önemliyse, Kürdün sorunları da ancak o kadar önemliydi. Çünkü bu ülkede yaşayan herkes ancak bir aparat olarak kullanılabilirse, iktidarın takdirine mazhar olabilirdi. Kimse onlara, 'Karnın tok mu? Sırtın pek mi, işin gücün var mı?' diye sormadı. 'Çocuğun okula gidebiliyor mu? Sağlık hizmeti alabiliyor musun?' diye bakan olmadı. 'Gelecekten ne istiyorsun; ne bekliyorsun?' diye dinleyen de olmadı. Elbette sormazlardı dinlemezlerdi hatta görmezlerdi. Çünkü zaten kimseye sormuyorlar, kimseyi dinlemiyorlar, kimseyi görmüyorlar. Kimsenin hayat derdini çözmüyorlardı. Hayat derdini çözmedikleri, çözemedikleri ve asla da çözmeyecekleri için kimlik sorunlarını ve kimlik çözümlerini her gruba havuç diye gösteriyorlardı. Her grubun havucu ayrı, sopası ayrıydı. Sopayı tutan ellerse hep aynıydı. Şimdilerde birbirine uzanan, birbirini sahneye davet eden eller de işte o ellerdir. Gerçek sorunlarla ilgilenmezlerdi, çünkü sorunlarında ortaklaşabilen bir milletin, sorunlarını çözmek için de bir arada hareket edebileceği ihtimalini göze alamazlardı. Çünkü bilirlerdi ki, müşterek problemlere karşı oluşturulan ortak çözümler, müşterek bir kültür oluştururdu bundan hep korktular, hep kaçtılar.

Sağcı solcu dediler, Türkler ve Kürtler dediler, Aleviler ve Sünniler dediler, laikler ve dindarlar dediler, milleti de delirttiler. Bu iktidarın Cumhuriyet’imizin millet fikri ve ülküsüyle kavgası hiç bitmedi. Millet ve milliyet fikrinin içini boşaltmak, boşalttıkları yere de kendi gayrı milli projelerini yerleştirmek için uğraşıp durdular. 101 yıl önce bir mucizeyi birlikte gerçekleştirmiş

"TERÖRİSTSİZ YOL YÜRÜYEMİYORLAR"

22 yıldır görev edindikleri 'Büyük Ortadoğu Projesi' kapsamında giriştikleri şey bir ilk değildir. Ama anlaşılıyor ki nihai mahiyettedir. Her dönem mutlaka yanlarına kattıkları bir terör örgütü ve uzantısıyla denediler. Şimdi de yanlarına aldıkları yeni müstakbel terör örgütleriyle deniyorlar. Yanlarına ortak diye aldıkları zaten teröristti ya da bir süre sonra ortaklarını terörist ilan ettiler. Her zaman söylüyorum ya bunlar teröristsiz yol yürüyemiyorlar. İlk denemelerinde yine aynı bugün olduğu gibi, Bölücübaşından açıklamalar ve mektuplar bekliyorlardı. Ağustos 2009’da 'yol haritası açıklattılar', Terör örgütü silah bırakacaktı, bunun için ilk tiyatro gösterisi de Ekim 2009’da Habur rezaleti olarak yaşandı. 

Bugün gözünün içine baka baka 50 bin kardeşinin katilini senin meclisine davet edebilmelerinin sebebi bu ahvaldir. Şimdi sana bu son nihai zehri verecekler. Bu uyku halini, bir ölüm haline çevirecekler. 'Filistin’de masumlar ölüyor' diye yaygara kopartanlarla 45 bin Gazzeli masumu katleden İsrail’in katliam makinesine odun atanlar nasıl aynıysa, sen Halep kalesine ve Şam-ı şerife bakarken büyük laflar ve büyük komplolarla oyalanırken senden Türklüğünü alacak olanlar işte aynı ellerdir.

Dün, terör örgütü elebaşını AKP’ye rağmen halen bebek katili olarak isimlendiren bir Cumhuriyet devleti vardı, bugünse 'İmralı bilgesi' diye paketleyen bir Cumhur ittifakı devleti vardır. Dün, halen işleyen bir parlamenter sistem ve Türkiye Büyük Millet Meclisi vardı. Bugünse tüm devlet organlarını iğfal ve işgal eden bir saray rejimi vardır. Dün 'demokrasi istemiyor musunuz, barışa karşı mısınız' diyorlardı. Bugün de aynı aşağılık sözde ikna yöntemlerini daha da iğrençleştirerek 'Siz terörün bitmesine karşı mısınız, Misak-ı Milli’ye taraf değil misiniz' diyorlar.

Diyorlar ki, süreç Meclisten yürütülecekmiş. Millet Meclisinin hangi yetkisiyle hangi süreç yönetilecektir? Türkiye'yi iki tane adam büyük belalara sürüklüyor. Bugün Meclis’in yetkisi mi kalmış. Diyorlar ki barış olsun, bugün barışın b’si yoktur. İktidar, vatandaşlarına savaş açmıştır. Milletimiz, yoksullukla, işsizlikle, hayat şartlarıyla savaştadır. Adaletsizlikle, ahlaksızlıkla savaştadır.

"BİR ARADA OLMAYACAĞIZ, MÜZAKERE YAPMAYACAĞIZ"

Buradan bir kez daha ilan ediyorum, elde ettikleri sayısal çoğunlukla Milli Mücadele’nin karargahı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin iradesini yok sayan, bundan aldığı güçle, Türkiye Cumhuriyeti devletini saraya peşkeş çeken, son olarak da üniter bütünlüğümüzü, milli bilincimizi ve millet kimliğimizi, etnik ve bölgesel parçalara ayırmak yolunda olan bu iktidar ve ortaklarıyla, onların gönüllü, gönülsüz, bilinçli ya da şaşkın işbirlikçileriyle bir arada olmayacağız.

Adına ne derlerse desinler, açılım, demokrasi veya anayasa bizim için hiç fark etmez. İhanet şebekeleriyle, millet ve cumhuriyet düşmanlarıyla, kapalı kapılar ardında hiç bir görüşme ya da müzakere yapmayacağız. Bizim bu büyük milletten saklayacak bir planımız yok. Her şey bu milletin bilgisi dahilinde ve kamuoyuna açık bir biçimde yaşanacaktır. Bu nesebi gayrı sahih planı, Mondros gibi, Sevr gibi yırtıp atmak için sokaklarda, meydanlarda, Mecliste, nerede ve nasıl gerekiyorsa her yerde mücadele dönemi başlamıştır. Parolamız bellidir, 'Türkiye’yi Türksüzleştirmeyeceğiz.' Türk milletini böldürmeyeceğiz, cumhuriyetin niteliklerini değiştirtmeyeceğiz.

DEVLET BAHÇELİ'YE YANIT

Yeri değil belki ama bilinmesini isterim ki; bundan sonra hak etmeyen bazı insanlara nezaket ve saygı göstermekten geri duracağım. Zira kendisine gösterilen nezaketi suiistimal edenler var. Aldığımız aile terbiyesi ve geçmişimize olan saygımızdan ötürü sergilediğimiz hassasiyeti istismar ederek bunu fırsatçılığa çevirmekten utanmayanlar var.

Buradan kendilerine sesleniyorum; benim saygım, sana değil oturduğun koltuğadır. Çünkü ben o koltuğun ilk ve gerçek sahibini tanıyorum. Şahsına bu zamana kadar gösterdiğim saygıyı, o koltuğun gerçek sahibine duyduğum vefanın sadakası saymanı da temenni ediyorum. Bu kadarı sana yeter, fazlası da zaten bana yakışmaz. İYİ Parti'ye fırıldak diyor bakar mısınız? Biz seni topaç gibi kimlerin çevirdiğini biliyoruz.

DEVLET BAHÇELİ NE DEMİŞTİ?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında isim vermeden İYİ Parti'yi sert bir dille eleştirmişti. Bahçeli konuşmasında, "Yeni yüzyılda kronik sorunlar çözülecektir. Bundan anormal derecede rahatsız olanları görüyor acınacak hallerini ibretle seyrediyoruz. Bize Milliyetçilik dersi vermeye sefil magandalara aldırış etmesek de bir kaç kelam ediyorum; Hasbelkader ülkücü camiada yer alan sırf çıkarları uğruna ileri geri konuşmaları edepsizliktir. Başkalarının atına binenlerin bize seyislik taslaması utanmazlıktır. " ifadelerini kullanmıştı.