Türkiye genelindeki proje okullarda, görev süreleri dolan öğretmenlerin farklı okullara atanması konusu, bazı grupların siyasi çatışmalarına hedef oldu. Milli Eğitim Bakanlığının her adımına karşı çıkma geleneği, bu kez proje okullara yapılan atamalar üzerinden sürdürüldü. Sivil toplum örgütü kisvesi altındaki bazı yapılar tartışmayı alevlendirirken, CHP de bu durumu kendi siyasi gündemine dahil etti. Eğitim sistemini hedef alan bilinçli bir provokasyona dönüşen bu tartışmalara, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, geçen yıl proje okullarıyla ilgili performans değerlendirmesinin yapılmadığı gerekçesiyle, görev değişikliklerini içeren yönetmeliğin bir yıl ertelendiğini hatırlatarak yanıt verdi.
Tekin, “Bu yıl ocak ayı başında takvimi ilan ettik. Bu okullarımızda çalışan arkadaşlarımızın herhangi bir mağduriyet yaşamamaları açısından öğretmen arkadaşlarımızın yer değiştirme takvimini erken başlattık. Yer değişikliği süreci başlamadan önce kendileri yer değişikliği talebinde bulunsunlar diye onlara pozitif ayrımcılık yaptık” dedi.
Söz konusu okullarda 4 yıllık bir süre için görevlendirilen 38 bin öğretmenin görev süresinin dolduğunu ve yüzde 80’inin görev süresinin uzatıldığını belirten Tekin, “6 bine yakın arkadaşımızın görev süreleri uzatılmadı. Bu bayrağın altındaki her okul, öğretmenlerimiz açısından, çalışılması açısından kutsal bir vazife değil mi? Ne demek sürgüne gönderildi? 40 yıldır aynı okulda çalışan arkadaşımız var. Diğer öğretmen arkadaşlarımızın da bu okulda çalışmaya hakkı yok mu? Başka bir ülkeden öğretmen getirmiyoruz, bu sistemin içerisinde performanslarıyla ön plana çıkmış öğretmen arkadaşlarımızı getiriyoruz. Bir siyasi partinin genel başkanı çıkıyor, 'Ele geçirmek' ifadesini kullanıyor. Kimden neyi ele geçiriyoruz? Biz 'Milli Eğitim Bakanlığı'yız. Siyasetçilere duyarlı, ahlaki davranmalarını davet ediyorum. Kendi siyasi çıkarlarını, manipüle edecek eylemler içerisine girmesinler” diye konuştu.
Türkiye genelinde 20 civarı okulda olayların yaşandığını anlatan Tekin, “Bunların büyük çoğunluğu öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz tarafından değil, mezunlar derneği tarzında sivil toplum kuruluşu olduğunu ifade eden yapılar tarafından organize edilmiştir. Ben öğretmen arkadaşlarımıza, idarecilerimize bu saçma sapan çağrılara kulak vermeyip okullarımızı bir siyasi partinin politik amaçları için manipüle edilen mekanlar haline dönüştürmedikleri için teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluktan tutuklanmasının ardından üniversiteleri karıştıran CHP, öğretmen atamaları sonrasında düzenlenen gösterilerde de ana aktör oldu. İstanbul’da Beşiktaş’ta düzenlenen gösterilere CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş ile CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de katıldı. Çelik, izinsiz yürüyüşe geçmek isteyen gruptakileri engelleyen polisle tartıştı. İzmir’deki gösterilerde de CHP ön saflardaydı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen ile CHP İzmir milletvekilleri Yüksel Taşkın ve Ümit Özlale de gösterilere katıldı. Burada konuşan Gökçen, Saraçhane eylemlerini ima ederek “Direnen gençlere karşı yürütülen bir intikam projesidir, proje okullar. Destek olmak adına buradayız” dedi. Taşkın ise, tıpkı Saraçhane olaylarında olduğu gibi sokakları işaret etti: “Ama artık ne Türkiye Cumhuriyeti’ni ne de hiçbir okulumuzu bunlara teslim etmeyeceğiz. Bundan sonra izlemek yok. Herkes sahaya inecek. Herkes demokratik haklarını kullanarak bu gidişatı tersine çevirecek. Biz hayır dediğimiz sürece bunlar bunu yapamaz. Biz bunu kabul etmiyoruz. Asla vazgeçmiyoruz.” Gösteride basın açıklamasının ardından CHP’nin “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganı atıldı.
kaynak: AKİT
