10-18 yaş arası adölesanlarda, genetik faktörlerin ve çevresel etkenlerin etkisiyle skolyoz gelişme oranı, yaklaşık %2-4 civarındadır. Özellikle kız çocuklarında erkeklere göre 10 kat daha fazla görülmesi, bu dönemdeki erken teşhis ve tedavi gereksiniminin önemini artırmaktadır.
Skolyozun Nedenleri ve Erken Teşhisin Önemi
Son yıllarda yapılan araştırmalar, skolyozun büyük bir kısmının nedeni bilinmeyen (idiopatik) tipte olduğunu ortaya koymuştur. Bu tür skolyozlar, genellikle ergenlik dönemi boy uzamasının hızlı olduğu dönemde ortaya çıkar. Fiziksel gelişim sürecindeki bu hızlı değişiklikler, omurga üzerindeki yükü artırarak eğriliklere yol açabilir. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Gökşen Gökşenoğlu, bu konuda şunları ifade etmektedir: "Skolyozun erken dönemlerinde müdahale etmek, ilerleyen yaşlarda yaşanacak sağlık sorunlarını önlemek açısından çok önemlidir."
Skolyozun ilerlemesi, özellikle kız çocuklarında erkeklere oranla 8-10 kat daha fazla risk taşır. Bu nedenle ergenlik döneminde çocukların düzenli olarak skolyoz taramalarına tabi tutulması gerektiği vurgulanmaktadır. Erken teşhis, tedavi sürecinde önemli bir avantaj sağlayarak, skolyozun ilerlemesini engelleyebilir.
Ailelerin Rolü ve Dikkat Edilmesi Gereken Belirtiler
Skolyoz, erken dönemde fark edilirse tedavi süreci çok daha başarılı olabilir. Ancak, bu noktada ailelerin büyük bir sorumluluğu vardır. Çocuklarının duruşunu dikkatle izlemeli, yamuk oturma, kıyafetlerin orantısız durması, kamburluk artışı veya omuzlarındaki asimetriyi fark ettiklerinde vakit kaybetmeden bir uzmandan yardım almalıdırlar. Doç. Dr. Gökşenoğlu, "Ebeveynler, çocuklarının bu belirtileri göz ardı etmemeli ve erken müdahale için zaman kaybetmemelidirler" diyor.
Egzersizle Skolyozun İlerlemesi Engellenebilir
Skolyoz tedavisinde egzersizin etkinliği giderek daha fazla bilimsel destek buluyor. Egzersiz, omurgadaki esneklik kaybını azaltmaya, skolyozun ilerlemesini durdurmaya ve eğriliği azaltmaya yardımcı olabilir. Ayrıca, egzersiz, kozmetik görünümde de iyileşme sağlayabilir. Özellikle korselerin olumsuz etkilerini azaltma konusunda da egzersizin faydalı olduğu belirtilmektedir. Doç. Dr. Gökşenoğlu, "Skolyoz tedavisinde egzersiz programları, her birey için kişiselleştirilmiş olmalıdır. Her hastanın durumu farklıdır ve bu nedenle uygulanan egzersizler de bireysel olarak belirlenmelidir" diyerek, tedavi sürecinin kişiye özel olduğunu vurgulamaktadır.
Cerrahi Müdahale Gerekliliği ve Ailelerin Tutumu
Skolyoz tedavisinde cerrahi müdahale gerekebilir, ancak doğru egzersiz programları ile cerrahi müdahale gereksinimi azaltılabilir. Cerrahiden önce yapılan egzersizler, skolyozun derecesini azaltarak cerrahinin başarısını artırabilir. Bazı durumlarda ise, cerrahi müdahaleye gerek kalmadan egzersizle olumlu sonuçlar alınabilir.
Ailelerin tutumu, tedavi sürecinde önemli bir rol oynar. Çocukların egzersiz yapmayı bir zorunluluk gibi görmemeleri için, bu sürecin eğlenceli ve yaşam tarzı haline gelmesi sağlanmalıdır. "Çocukların, skolyozdan korkmadan tedaviye katılmaları gerekir. Egzersizleri severek yapmaları, tedavi sürecinin başarı oranını artıracaktır" diyen Doç. Dr. Gökşenoğlu, ailelerin çocuklarına zorla egzersiz yaptırmak yerine, bu süreci onları teşvik ederek, eğlenceli bir hale getirmelerinin önemini vurgulamaktadır.