Özellikle diyabetik ayak yaraları, tedavi edilmezse bacak ampütasyonlarına kadar gidebilecek ciddi sonuçlar doğurabilir. Ancak modern tıbbın sunduğu imkanlar sayesinde, cerrahisiz ve ağrısız tedavi yöntemleri, bu tehlikeli süreci tersine çevirebiliyor. Anjiyografi ile gerçekleştirilen girişimsel radyoloji tedavisi, damar tıkanıklıklarını açarak, ayak yaralarının iyileşmesini hızlandırıyor ve bacak kesilmesinin önüne geçiyor. Bu yazıda, diyabetik ayak yaralarının tedavisinde anjiyografinin nasıl bir fark yarattığını ve bu tedavinin diyabet hastalarının hayatını nasıl kurtardığını ele alacağız.
Diyabetin Türkiye’deki Yaygınlığı ve Ampütasyon Tehlikesi
Diyabet, Türkiye’de oldukça yaygın bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Türk Girişimsel Radyoloji Derneği (TGRD) Başkanı Prof. Dr. Levent Oğuzkurt’un belirttiği gibi, Türkiye’de her 100 kişiden yaklaşık 15’i diyabet hastasıdır. Bu oran, Avrupa ortalamasının oldukça üzerindedir ve diyabetin toplum sağlığını tehdit eden büyük bir problem haline gelmesine yol açmaktadır. Diyabetin en sık görülen komplikasyonlarından biri ise ayak yaralarıdır. Her yıl dünya çapında milyonlarca diyabet hastasında ayak yarası görülmekte ve bu yaralar, tedavi edilmezse bacak ampütasyonuna kadar gidebilmektedir. Özellikle diyabetik hastaların bacaklarında görülen damar tıkanıklıkları, bu süreci hızlandırmakta ve tedavi edilmezse ayak ya da bacağın kesilmesine neden olabilmektedir.
Prof. Dr. Oğuzkurt’un verdiği bilgilere göre, diyabet hastalarının üçte biri hayatlarında en az bir kez ayak yarası ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu yaralar, iyileşmedikleri takdirde bacak ya da ayak kesilmesiyle sonuçlanabilir. Bu durumda, ayak yarasının tedavi edilmesi büyük bir önem taşır. Ancak yaraların iyileşmesi için sadece yara bakımı ve ilaç tedavisi yeterli olmayabilir. Bacak damarlarında tıkanıklıklar bulunduğu takdirde, bu tıkanıklıkların açılması gerekmektedir.
Anjiyografi ile Damar Tıkanıklıklarının Aşılması ve Ampütasyon Riskinin Azaltılması
Diyabetik ayak yarası olan hastaların en az yarısında bacak damarlarında tıkanıklıklar bulunur. Bu oran, 70 yaşını aşmış diyabetik hastalarda ise %70’e çıkmaktadır. Yani yaşlı diyabet hastalarında damar tıkanıklıkları çok daha yaygın görülmektedir. Damar tıkanıklıkları, kan akışını engeller ve yaraların iyileşmesini zorlaştırır. Yalnızca yara bakımı ve ilaç tedavisiyle, tıkanmış damarın açılması sağlanamaz ve tedavi genellikle başarısızlıkla sonuçlanır.
İşte burada devreye giren anjiyografi, girişimsel radyoloji alanındaki büyük bir yenilik olarak öne çıkmaktadır. Anjiyografi, damar tıkanıklığını açarak, kan akışının iyileşen yara bölgesine ulaşmasını sağlar. Bu yöntemle, hastaların ayak yaralarının daha hızlı iyileşmesi mümkün hale gelir ve bacak kesilmesi riski büyük ölçüde ortadan kalkar. Prof. Dr. Oğuzkurt’un belirttiği gibi, bacak damar tıkanıklığının açılmasıyla, ayak yaralarının tedavi süreci hızlanır ve bu da bacak ampütasyonlarının engellenmesini sağlar.
Multidisipliner Tedavi Yaklaşımı ve Hasta Eğitiminin Önemi
Diyabetik ayak yarasının tedavisinde sadece girişimsel radyoloji değil, multidisipliner bir yaklaşım da büyük bir öneme sahiptir. Diyabetik ayak yaralarının tedavisinde, endokrinoloji, kardiyoloji, enfeksiyon hastalıkları, nöroloji ve girişimsel radyoloji gibi birden fazla uzmanlık alanının bir arada çalışması gerekmektedir. Prof. Dr. Oğuzkurt, bu çok yönlü tedavi yaklaşımının başarıyı artırdığını ve hastaların iyileşme sürecini hızlandırdığını vurgulamaktadır.
Bunun yanı sıra, hastaların eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi de tedavi sürecinde çok önemlidir. Diyabetik ayak yarası hastalarının, ayak bakımı konusunda eğitilmeleri, yara tekrarının önlenmesinde büyük bir rol oynamaktadır. Bu hastaların, ayaklarını düzenli olarak kontrol etmeleri, gerektiğinde tedaviye erken başvurması ve sağlık profesyonellerine danışması gerekmektedir. Anjiyografi gibi tedavi yöntemlerinin erken devreye girmesi, bacak kesilmesi riskini engellemekte ve hastaların yaşam sürelerini uzatmaktadır.
20.2 ° / 15.9 °
19.4 ° / 14.6 °
19.5 ° / 14.4 °
