Dünya genelindeki sıcaklıkların hızla artmaya devam etmesi bilim insanlarının endişelerini daha da derinleştiriyor. Paris Anlaşması'nda belirlenen iklim hedeflerine ulaşılması durumunda bile gezegenin çok daha sıcak olacağı ve yaşam için elverişli alanların giderek azalacağı vurgulanıyor.
Araştırmalara göre sıcaklıkların 2°C'ye kadar yükselmesi insan yaşamını tehdit eden sonuçlara yol açabilir. 60 yaş ve üzeri bireyler için risk daha da büyük. Şu an dünya üzerinde 60 yaş üstü bireylerin %21'inin yaşamını sürdüremeyeceği kara parçaları bulunurken sıcaklıklar artmaya devam ederse bu oran %35'e kadar çıkabilir.
King's College London’dan iklim bilimci Tom Matthews küresel ısınmanın 2°C’ye ulaşması halinde çok daha ölümcül sonuçların ortaya çıkabileceğini belirtiyor. 2°C’lik bir sıcaklık artışı dünyanın büyük kısmında yaşam için elverişsiz koşullar yaratacak. Matthews 4°C’lik bir artışın kara parçalarının %40'ının insan yaşamı için uygunsuz hale gelmesine neden olacağını ifade ediyor.
Bazı bölgelerde aşırı sıcaklıklar çoktan insanların hayatta kalma sınırlarını zorlamaya başlamış durumda. Basra Körfezi Hint-Ganj Ovası ABD'nin güneyi Meksika ve Avustralya gibi sıcak dalgalarıyla bilinen bölgelerde hava sıcaklıkları insan bedeninin dayanabileceği sınırları zorluyor. Bu bölgelerde uzun süre dışarıda kalmak aşırı sıcak çarpması gibi ölümcül sağlık sorunlarına yol açabiliyor.
Eğer fosil yakıt kullanımı devam eder ve doğal ekosistemler yok olmaya devam ederse 2°C’lik küresel ısınma hedefinin aşılması kaçınılmaz hale gelebilir. 4 ila 5°C arasında bir sıcaklık artışı dünyanın çok büyük bölgelerinde yaşamı tehdit eden koşullar oluşturabilir. Tropikal bölgelerde her yaştan birey için ölümcül sıcaklıklar yaşanabilir.
İklim değişikliğinin etkileri her geçen gün daha fazla hissedilmeye devam ediyor. Dünya genelindeki bilim insanları sıcaklık artışlarının önlenmesi için hızla harekete geçilmesi gerektiğini vurguluyor. Paris Anlaşması'ndaki hedeflere ulaşılmadığı takdirde insanlık için çok daha zorlu bir geleceğin kapıları aralanacak. Bu bağlamda global ölçekte fosil yakıt kullanımının azaltılması ve doğal ekosistemlerin korunması gezegenin geleceği açısından kritik önem taşıyor.