Türkiye simdi de IHA-savar yapti! TSK'nin gücüne güç katacak
ROKETSAN tarafindan gelistirilen Yalman silah sistemi TSK'nin gücüne güç katacak. Hava ve karadaki tehditlere karsi gelistirilen Yalman'in IHA-savar özelligi de bulunuyor.
Geçtigimiz günlerde ROKETSAN, özgün ve etkili bir çözümü kamuoyu ile paylasti. Cirit ve Umtas füzelerini ayni kulede bir araya getiren Yalman silah sistemi gelecek vadediyor. Zira dizayn felsefesi, Türk kara birliklerini ve muhtemel ihraç portföyünü, özellikle hibrit harp ve harekat ortaminda, genis spektrumlu tehditlere karsi büyük ölçüde takviye edecek. Ayrica Yalman, yapisal özellikleri nedeniyle çok önemli ve esnek harekat tasarilarina da uygun.
Yalman'in prototipi, ciddi ve esnek bir ates gücüne sahip. Cirit, hizli ve dinamik yapisiyla, Umtas da IIR (kizilötesi görüntüleyici arayici) basligi, üstün güdüm kabiliyeti ve farkli harp basliklari seçeneklerinde yüksek tahrip gücü ile ön plana çikan çözümler. Ancak Yalman, prototipinden çok daha fazlasi olmaya aday.
Taktik tekerlekli ya da paletli, zirhli kara harp platformlarinda kullanilmak üzere gelistirilen tek kule & farkli silahlar kombinasyonu kapsaminda önümüzde iki ana dizayn felsefesi ve harekat tasarisi esasi bulunuyor. Bunlardan ilki, ABD envanterinde bulunan, alçak irtifa hedeflere karsi hava savunma görevleri icra etmek, bunu yaparken, ayni zamanda kara hedeflerini de ates altina alabilecek kabiliyete sahip olmak üzere dizayn edilen, taktik tekerlekli Stryker zirhli muharebe tabanli çözüm. Bahse konu platform, manevra birliklerine eslik ederek koruma saglamak üzere tasarlandi. Birçok önemli rakip arasindan siyrilarak basarili olan Leonardo DRS'in çözümü, Hellfire füzeleriyle birlikte Stinger alçak irtifa hava savunma füzeleri ile 30 mm çapinda bir uçaksavar topunu ve 7,62 mm çapinda bir makineli tüfegi, güçlü ve esnek bir konfigürasyonda bir araya getiriyor.
Diger stratejik istikamet ise çok daha 'agir' ve asimetrik harekat zirhli birliklerin korunmasi ihtiyaci öncelikli dizayn felsefesi. Ruslarin, T-72 ana muharebe tanki platformu üzerine kurguladiklari, Terminatör-2 zirhli muharebe araci, belirtilen çerçeveye iyi bir örnek teskil ediyor. Incelemeye konu kara harp aracinda amaç, zirhli birliklere, kendileri için çok tehlikeli olan meskun mahalde destek verecek, çok yönlü ates gücünü bir ana muharebe tanki platformunda bir araya getirmek. Terminatör-2, 9M120 Ataka güdümlü tank-savar füzeleri, iki adet 30 mm top, iki adet bomba-atar ve 7,62 mm bir makineli tüfek ile tam bir kara harp araci. Terminatör-2'nin yeni varyantlarinin T-72 yerine T-90 ana muharebe tanki platformlari üzerine kurulacagini da ekleyelim.
Yalman'in ilk dizayn felsefesi istikametinde, yani, manevra birliklerine hava savunma yetenekleri ile eslik eden, ayni zamanda kara hedeflerine karsi da genis spektrumlu ates gücünü bir araya getiren istikamette ilerlemesi, kanimizca daha uygun olacak. Bir diger olasilik da savunma ekonomisi üzerine olasi ek maliyeti göze alip, iki ayri varyant üzerinden ilerlemek.
Halihazirda parlak bir silah sistemi olan Yalman, bazi dokunuslar ile çok daha yüksek bir muharip deger kazanabilir. Bunun için benzer segmentteki çözümlere iliskin literatürü ve trendleri, ROKETSAN'in ve Türk Kara Kuvvetleri'nin görüslerine sunmakta yarar var.
Bu kapsamda ilk husus, ABD'nin M-SHORAD (maneuver/short-range air defense) programinin tetkik edilmesi ile ulastigimiz sonuçlar. Birçok önemli rakip arasindan siyrilarak basarili olan Leonardo DRS'in tasarimi, Hellfire füzeleri ile birlikte Stinger alçak irtifa hava savunma füzeleri ile 30 mm çapinda bir uçaksavar topunu ve 7,62 mm çapinda bir makineli tüfegi, güçlü ve esnek bir konfigürasyonda bir araya getiriyor.
Elbette, Yalman konfigürasyonuna güdümlü füzeler disinda makineli tüfek gibi silahlar eklemlenmesi, öncelikle Türk Kara Kuvvetleri'nin ihtiyaçlari kapsaminda belirlenecek. Dolayisiyla, böyle bir makalede, harekat ihtiyaci kapsamindaki taktik mülahazalara iliskin bir konfigürasyon analizi yapmak dogru olmaz. Eger tercih edilirse, Türk savunma sanayisi, bu segmentte de milli çözümler gelistirmeyi basardi.
Esasen, Yalman'a büyük fark katabilecek baska bir seçenekten söz edebiliriz. Türk savunma sanayiinin milli alçak irtifa hava savunma füzesi çözümü olan Sungur, Yalman kapsaminda, taarruz helikopterleri ya da sabit kanatli hafif taarruz uçaklari gibi yakin hava destegi platformlari karsisinda çok yararli olabilir. ROKETSAN, Sungur'un 8 kilometre maksimum etkili menzile sahip oldugunu ve 4 kilometre irtifaya kadar genis bir hedef setine karsi basari gösterebilecegini belirtiyor. Sungur'u özel bir silah yapan hususlar ise etkili menzili kadar, üstün güdüm sistemleri ve HERIKKS (Hava Savunma Erken Ikaz ve Komuta Kontrol Sistemi) ile entegre, ag-merkezli bir mimari içinde çalisabilmesi. Zira, yeterli sensör füzyonu ve ag-merkezli mimari olmadan gerek hava savunma sistemlerinin gerek kara harp araçlarinin nasil av olabilecegini, 2. Karabag Savasi sirasinda, Azerbaycan Silahli Kuvvetleri karsisinda Ermeni unsurlarinin imhasi ile müsahede ettik.
Yalman'da degerlendirilen mevcut füzelerin, bazi sinirli durumlarda çok alçak irtifadaki hedeflere karsi etkili olacagi söylenebilir ve bu ifadenin haklilik payi da teorik düzeyde olacaktir. Bununla birlikte, Sungur gibi daha bütüncül bir hava savunma caydirici kapasitesinin önemini anlamak için, yakin harp tarihimize göz atmak ve Firat Kalkani Harekati'ni animsamak zorundayiz. 24 Kasim 2016'da Suriye Arap Hava Kuvvetleri'ne bagli, silahlandirilarak hafif taarruz uçagi haline getirilmis L-39 Albatros, muhtemelen Kuveyres Üssü'nden kalkarak Suriye'de terörle mücadele harekati icra eden Türk birliklerine bir saldiri düzenlemis ve dört sehit verilmistir. Ileri hatlarda görev yapan birliklerle hareket edebilecek, hava savunma görevlerinde de etkin biçimde kullanilabilecek bir platform ile bu tip taarruzlarin akamete ugratilmasi mümkündür. Bu noktada, Zipkin ve Atakan gibi çözümler akla gelebilir. Öte yandan, salt hava savunma görevlerine uygun silahlarla mücehhez söz konusu platformlarin, hibrit harp gibi karmasik tehditlerin oldugu bir ortamda, genis spektrumlu ihtiyaca cevap vermesi mümkün görünmüyor. Oysa, anladigimiz kadariyla, Yalman ile amaçlanan tam da bu, yani, çok sayida kategorik tehdide karsi tek bir çözümle mukabele etmek.
Daha teknoloji-yogun muhtemel eklentilerden söz etmekte de yarar var. Örnegin, bu makalede de belirtilen ABD Kara Kuvvetleri'nin tercih ettigi Stykyer platformu üzerine insa edilen çözümün ikinci varyantlarinin, 50kW lazer silahlari ve bu kapsamda sensör manzumesi ile anti-drone ve düsman havan ve roketleri gibi tehditlere karsi savunma kabiliyeti kazanmasi amaçlaniyor.[3] Bu yetenege, elektronik harp tabanli soft-kill kabiliyetinin eklenmesi de mümkün. Özellikle, PKK ve DEAS gibi terör örgütlerinin mini IHA programlari ile Orta Dogu'da asimetrik tehditlerin insansiz sistemlere erisimleri düsünüldügünde, anti-drone kapasitenin önemi bir kez daha ortaya çikiyor.
Kara Kuvvetlerinin manevra birliklerine, IHA-savar yetenekler kazandirilmasinin önemini yalnizca asimetrik çatismalara indirgemek de dogru olmaz. Günümüzde insansiz hava araçlari, topçu ve füze unsurlari için, hedef tespit görevlerinde ve muharebe hasar kiymetlendirmesinde gerçek bir kuvvet çarpanina dönüsmüs durumda. Örnegin, Rusya Federasyonu Silahli Kuvvetleri, Suriye'den çikarilan dersler neticesinde, 152 mm topçu unsurlarina Orlan-10 IHA'lari ile eslik etmeyi genel bir uygulama haline getirdi.
Özetle, Yalman ile mücehhez kara harp platformlarinda, lazer silahlari ve elektronik harp kabiliyeti gibi IHA-savar kapasitenin bulunmasi önem tasiyor.
ABD Kara Kuvvetleri, ihale sürecinde tekerlekli ve paletli platform tercihi arasinda uzun bir süre kararsiz kaldi. Nitekim, o dönemde Leonardo DRS'nin en güçlü rakipleri arasinda olan BAE Systems, paletli Bradley zirhli muharebe aracini esas alan bir konfigürasyonu tercih etmisti. Teorik olarak paletli ve taktik tekerlekli araçlarin hangi topografik ve lojistik sartlarda en iyi performansi gösterecegi, iyi bilinen bir alan. Dolayisiyla, Türk Kara Kuvvetleri'nin, söz konusu sahada da ihtiyaca en uygun çözümü isteyecegi muhakkak. Bir olasilik, ilerleyen dönemde ihraç portföyüne göre taktik tekerlekli ve paletli Yalman varyantlarinin esnek olarak uluslararasi silah pazarina sunulmasi.
Son olarak, elbette, konu robotik harp çözümleri ile yükselen Türk savunma sanayisi olunca, akla gelen ilk soru, Yalman'in insansiz bir kara harp platformunda nasil sonuç verecegi oluyor? Insansiz kara araçlari, mayin ve el yapimi patlayici imha görevlerinde zaten kullaniliyor. Öte yandan, burada inceleyecegimiz husus, kinetik taarruz görevlerinde kullanilacak, tam bir muharip kapasite.
Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, özellikle Suriye'deki sinir ötesi harekatlarin degerlendirilmesi çerçevesinde, insansiz kara harp araçlari gelistirilmesine yönelik vurguyu birçok kez yapti. Yani, siyasi irade, S IHA alanindaki endüstriyel ve askeri performansin, diger boyutlara da hizla tesmil edilmesinden yana. Nitekim, Savunma Sanayii Baskanligi, bir süredir, agir, orta ve hafif segmentlerde insansiz kara araçlari (IKA) üretilmesi için sektördeki paydaslar ile çesitli projeler yürütmekte.[5] Yalman düzeyinde bir silah sistemi, agir segmentte bir IKA için uygun olacaktir. Bu çerçevede FNSS'in, M113 zirhli muharebe araci platformu üzerine bir çalisma yaparak 'Gölge Süvari' adi altinda bir prototip olusturdugu biliniyor.
Öte yandan, insansiz kara araçlarinin, kara harp ortaminin sartlari ve arazinin arizalari nedeniyle, SIHA'lar kadar uygun bir ortamda bulunmadigi not edilmeli. Nitekim Ruslarin Suriye'de denedikleri Uran-9 birçok sorunla karsi karsiya kalmisti. Gelecege yönelik çözüm, elbette daha çok otonomi, makine ögrenimi ve etkin yapay zeka algoritmalari. Bununla birlikte, otonom kara harp araçlari üretimi, SIHA'larda otonomiye göre çok daha zor. Zira, kara araçlarinin dünya modelleri ve kara harp ortaminin bilesenleri, bir SIHA'nin 'dünyasina' göre çok daha karmasik. Dolayisiyla yakin dönemde Yalman'in, insanli platformlarda kullanilacagi, müteakip olarak otonomi kabiliyeti kisitli, operatör tarafindan komuta edilen insansiz kara harp araçlarinin gündeme gelebilecegini degerlendirmekteyiz.
Son olarak, Yalman için bir diger insansiz seçenegin, Türk savunma sanayisinin son dönemde ivme kazandigi, su-üstü deniz harp platformlari olabilecegini de ekleyelim. En nihayetinde, Suriye, Irak gibi sinir bölgelerindeki problematik güvenlik durumu ve Türk Silahli Kuvvetleri'nin uzak cografyalarda daha yogun varlik göstermeye yönelik askeri siyasasi göz önünde bulunduruldugunda, Yalman silah sisteminin büyük bir ihtiyaca cevap verecegi görülüyor. Tek kulede farkli silahlari birlestiren bu dizayn, esnek yapisiyla birçok harekat tasarisina karsilik verecek kapasitede.
Kaynak: Yeni Akit