Türkiye yerli ve milli savunma sanayii ürünleri kadar kritik sistemlerin çok önemli platformlara uygulanmasi konusunda da oldukça degerli islere imza atiyor. Türk Havacilik ve Uzay Sanayi'nin Airbus A400M askeri nakliye uçaklarinda bir ilke imza atarak Yönlendirilmis Kizilötesi Karsi Tedbir (DIRCM) sisteminin entegrasyonunu gerçeklestirmesi de bunlardan biri.
DIRCM sistemini daha önce sadece Ingiltere uçaklarin garanti sürecini bozma pahasina kendi kullandigi A400M'lere entegre etti. Ancak Türkiye'nin bu sistemi entegre ettigi uçaklarda garanti bozulmadi çünkü Airbus ve TUSAS'in A400M uçaklari için ortakligi söz konusu.
Savunma Analisti Hakan Kiliç, 'Türkiye neden kargo uçagina bu sistemi ekleme ihtiyaci hissetti? DIRCM ne gibi bir kabiliyet sagliyor?' sorularinin cevabini verdi.
Dünyadaki tüm ülkeler potansiyel müsteri
Kiliç, hali hazirda Türkiye ve Ingiltere disindaki ülkelerin kullandigi A400M'lerde bu sistemin olmadigini belirtti. Bu sistemde önemli olan Türkiye'nin Ingiltere'den farkli olarak 'uçagi garanti disina çikarmadan' bunu yapabilmesini.
Kiliç, 'Yani üretici firma izniyle garanti kapsamindan çikarmadan ve yeniden EASA sertifikasi alarak A400M'lere DIRCM uygulayan tek firma TUSAS' dedi.
Avrupa'daki diger ülkelerin kullandigi A400M'lerin bu kabiliyetten uzak kaldiginin altini çizen Kiliç'a göre yakinda diger ülkeler de Türkiye'nin kapisini çalip kendi uçaklarina da DIRCM takilmasini talep edebilir. Daha net bir ifadeyle bu uçaga sahip tüm ülkeler Türkiye için potansiyel müsteri haline gelebilir.
Neden böyle bir sisteme ihtiyaç duyuldu
Türkiye'nin ya da Ingiltere'nin neden bir askeri kargo uçagina 'karsi tedbir' ekleme ihtiyaci duydugu konusuna da deginen Hakan Kiliç, sunlari söyledi;
'Sonuçta bunlar savas uçagi degil nakliye uçagi. Düsman bölgesine veya hava savunma tehdidinin bariz oldugu bir bölgeye pike yaparak malzeme, parasütçü atacak halleri yok. Diger ülke A400M'lerinde neden yok? Iste burada kullanici ülke ve ülkenin askeri operasyonlarini niteligi ve tehdit degerlendirmesi bunu belirleyen faktör olarak öne çikiyor.
Ingiltere; Irak, Afganistan ve benzer sahalarda omuzdan atilan/portatif hava savunma sistemi demek olan MANPADS füze tehdidinin oldugu sahalarda A400M kullaniyor. Yani bu uçaklar inis ve kalkista omuzdan atilan ve sadece 8-10 km menzili oldugu halde çok tehlikeli olan hava savunma füze sistemlerinin etki alaninda kaliyor. Üstelik bunlar asimetrik, gayri nizami harp unsurlarinin etkisinde.
Türkiye'ye gelince... Aslinda bizi anlatmaya bile gerek yok. Söyle bir etrafimiza bakalim. Ya da Libya gibi denizasiri bölgelerdeki operasyonlarimiza. Adeta MANPADS cehenneminin ortasindayiz.
Suriye'de gruplarin ve silahlarin kontrolsüz olarak nasil taraf degistirdigini düsündügümüzde bir Türk A400M nakliye uçaginin sinir ötesinde maruz kalacagi MANPADS tehdidi ile bir Fransiz veya Ispanyol A400M uçagi arasinda daglar kadar fark var.'
MANPADS sicaklik farkini takip ediyor
Savunma Analisti Hakan Kiliç TUSAS'in A400M'lere Yönlendirilmis Kizilötesi Karsi Tedbir Sistemi entegrasyonunu kabiliyeti kazanmis olmasinin hem Türk Hava Kuvvetleri hem de TUSAS açisindan çok önemli oldugunun altini çiziyor.
DIRCM sisteminin nasil çalistigini anlamak için önce MANPADS'in çalisma mantiginin anlasilmasi gerektigini ifade eden Kiliç, süreci en genel haliyle anlatiyor:
'Uçagin dis yüzeyinde füze ikaz alicilari, yönlendirilmis lazer yansitici, antenler ve benzer unsurlar var. Içeride ise merkezi bilgisayar, yüzlerce metre kablo, elektronik ve aviyonik cihazlar ile 405 ayri parçadan olusan bir sistem düsünün.
MANPADS ya da diger kizilötesi güdümlü hava savunma sistemleri kizilötesi görüntüleyici arayici basliklari sayesinde hedef takibi yapar. Yani kizilötesi güdümlüdür. Uçagin motor çevresi ve keskin yüzeylerinin havayla yaptigi sürtünmeden olusan sicakligi daha dogrusu uçak üzerindeki sicak parçalari kizilötesi görür, takip eder. Böylece kilit atmis olur. Sanildigi gibi motordan çikan sicak gazlari takip etmez.
Uçak zaten isinmistir. Dolayisiyla isiya gitmez, sicaklik farkina gider. Kizilötesi olarak sicaklik farkini tahlil ederek direk motora gidebilir. Ya da islemciye 'kokpite git' yazilirsa füze bu kez orayi hedef almaya çalisir. Helikopterlerde ise en garantili yöntem kuyruk paline çarpmaktir. Nakliye uçaklarinda ise motorlarla daha çok kanat kirisinin gövde ile birlestigi yerleri tahrip etmek öncelikli hedeftir.'
DIRCM nasil çalisiyor?
Peki, ya DIRCM sistemi? Kiliç, söz konusu çözümün 360 derece füze ikaz sistemleri ve kizilötesi algilayicilari sayesinde yerden kendisine dogru gelen füzeyi algiladigini belirterek, 'Gelen füze merkezi bilgisayar ve kokpit ekraninda görülür. Pilot kinetik kaçinma manevralarina baslar ama nakliye uçaginda bu çok ise yaramaz çünkü gövdeleri fazlasiyla büyüktür. Uçaktaki DIRCM sistemi bu noktada devreye girer ve alicilarin tespit ettigi noktadaki MANPADS'e müdahale eder' bilgisini paylasiyor.
MANPADS'lerin ucunda kizilötesi bir arayici baslik oldugunu söyleyen Kiliç, DIRCM'in bu noktaya lazer isini uyguladigindan bahsediyor. Sonrasini 'Arayici basligi kör olan MANPADS kör bir kustan farksizdir.' cümlesiyle tehdidin nasil bertaraf edildigini netlestiriyor.
Mevcutlarin içinde en etkili sistem
Kizilötesi arayici baslikli füzelere karsi yeni yeni uygulanmaya baslayan DIRCM sistemi daha önceki kaçma-kurtulma yöntemleri olarak ifade edilen yöntemlere göre en etkili seçeneklerden biri oldugunun altini çiziyor Hakan Kiliç.
Kiliç ayrica, A400M veya diger hava araçlarina yönelik baska hava savunma füzesi tehditleri de olduguna deginiyor, ancak bu gibi durumlarda A400M'de de bulunan pasif tedbirlerin uygulandigi bilgisiyle sözlerini tamamliyor.