Gazeteci Sedef Kabas'in Cumhurbaskani Erdogan'a hakaret ettigi iddiasiyla tutuklanmasina yönelik tepkiler gelmeye devam ederken, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Baskan Yardimcisi Semih Yalçin yazili bir açiklama yapti. 'Cumhurbaskanina hakaret, hukuk alaninda ciddi bir suçtur.' diyen Yalçin, Cumhurbaskanina hakaret suçunun TCK’den kaldirilmasini isteyen CHP için çok sert ifadeler kullandi.
Semih Yalçin'in yazili açiklamasi söyle:
Sayin Cumhurbaskanina alenen hakaret eden edep yoksunu bir gazeteci taslaginin tutuklanmasindan sonra zillet ittifaki ve destekçisi çevreler tarafindan bir bardak suda koparilan firtina, meselenin çigirindan çikarilip siyasi kutuplasma malzemesi hâline getirilmek istendigini gözler önüne sermis bulunmaktadir.
Tutuklama hadisesi sadece hukuki ve siyasi zeminlere çekilerek sulandirilmakla kalinmamis, cinsiyet ayrimciligi ve kadin kimligi üzerinden suni bir magduriyet yaratma çabasina girilmistir.
Öncelikle ifade etmek gerekir ki bahse konu gazetecinin tutuklanmasi karari, Türk Ceza Kanunu’nun Cumhurbaskanina hakaret suçunu düzenleyen 299. maddesine dayanan bir islemdir ve hukuka uygundur.
Kanun gerekçesinde; “Cumhurbaskanina hakaret suçu, kisilere ve serefe karsi suçlar içerisinde degil “Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarin Sayginligina Karsi Suçlar” bölümünde düzenlenerek Devleti temsil eden Cumhurbaskanligi makaminin sayginliginin korunmasi amaçlanmistir. Devlete karsi islenen suçlardan bir kisminin gerçek magduru, makami temsil eden gerçek kisi olmakla birlikte, devlete dair hukuki yararin korunmasi, kisinin yararina nazaran daha üstün tutulmustur. Hakaret suçu dogrudan dogruya Cumhurbaskani olan kisiye karsi islenmekte ise de, suçla korunan ve bu sebeple ihlal edilen hukuki deger devletin siyasal iktidar yapisidir. Burada korunan hukuki yarar, Devleti temsil eden Cumhurbaskanligi makaminin sayginligidir.”
Ayrica tutuklama kararinin gerekçelerden biri, suçun vasfi sanigin kaçma süphesinin bulunmasidir. Burada tutuklama gerçeklesmedigi takdirde birtakim zararlar dogacagi öngörülmektedir.
Ayrica Cumhurbaskanina hakaret suçunun islendigine dair bir iddia söz konusu degildir. Kamuoyu önünde islenmis somut ve agir bir suç vardir.
Diger yandan, Cumhurbaskanina alenen hakaret, kamuoyunda infial yaratacak çirkin bir eylemdir. Bu konuda gösterilecek hosgörü, benzer eylemlerin baskalari tarafindan da tekrarina zemin hazirlayacaktir.
Tutuklama karari, elbette sadece toplum vicdanini rahatlatmak maksadiyla alinmis degildir.
Ceza gerektiren agir hakaret eylemine maruz kalan kimse, devleti ve milleti en üst seviyede temsil eden Cumhurbaskanidir.
Cumhurbaskanina hakaret, hukuk alaninda ciddi bir suçtur.
Tahkir ve tezyif kasti olan galiz ifadeler; mesruiyetini dogrudan halktan alan, milleti ve devleti temsil eden cumhurbaskanina karsi kullanildiginda tutuklama da mesruiyet kazanir.
Cumhurbaskanligi makaminin sayginligina halel getirecek, devleti zaafa ugratacak hiçbir eylem, müsamaha ile karsilanamaz.
Cumhurbaskanina alenen hakaret suçu islenmisse bu suça karsi hukukun caydirici bir muamelede bulunmasi iktiza eder.
Aksi takdirde islenen suç siradanlasacak ve her önüne gelen benzer eylemleri tekrar etmeye kalkacaktir.
Siyasi kavga ve kutuplasma için Cumhurbaskanina yapilan saldiri, bir bakima devlet otoritesine yapilan saldiridir ve bu konuda hiçbir tolerans kabul edilemez.
Öyle suçlar vardir ki hukukun bütün caydirici enstrümanlarinin en çabuk ve etkili surette harekete geçirilmesini gerektirir.
Cumhurbaskanina agir hakaret de bu cümledendir.
Nitekim hakaret suçunu kamuoyu önünde göstere göstere isleyen kisi için de gereken yapilmistir.
Hukuki süreçte gereken caydiricilik sergilenmedigi takdirde cezaya ve kovusturmaya ugramayacagini düsünen bir takim kötü niyetliler bundan yararlanmak isteyecek, hatta cumhurbaskanina hakareti âdet hâline getirecektir.Bu temayülün siyasi isaretleri, Cumhurbaskanina hakaret suçunun TCK’den kaldirilmasini isteyen CHP tarafindan hazirlanan yasa teklifinde görülmektedir.
CHP’nin teklifi, “Birakin, halk iradesiyle devletin ve icranin basina geçmis Cumhurbaskanina rahat rahat sövelim.” anlayisinin ürünüdür.
Basini CHP’nin çektigi zillet ittifaki ve destekçisi çevrelerce hakaret suçunu hos göstermek ve bastirmak gayesiyle konunun cinsiyet ayrimciligina ve kadin düsmanligina çekilmeye çalisilmasi da bir baska garabettir.
“Uluslararasi camiada bizi rezil etmekten baska bir sonuç dogurmaz” denilerek sanki agir hakarete ugrayan Sayin Cumhurbaskani degil de sözde gazeteci Sedef Kabas’mis, hatta masum bir kadinmis gibi gürültü koparilmaktadir.
Oysa devletin basindaki kimseye yönelik ahlaksizca ifadeleri kadinlik kimliginin arkasina saklamak bir baska ahlaksizlik türüdür.
Hakaret dâhil; hiçbir suç, cinsiyetin ve kadin kimliginin arkasina gizlenemez.
Kadin da olsa erkek de olsa hukuk önünde suçlu suçludur.
Kadin kimligini ve cinsiyeti bahane ederek suçun ve suçlunun hos görülmesi kabul edilemez.
Ideolojik, sosyolojik ve siyasi gerekçelerle suçlunun cinsiyeti üzerinden suçu yumusatan karineler aranmasi yakisiksizdir.
Zaten yargi, suçu kadinin mi erkegin mi isledigine bakmaz.
Her seye ragmen, MHP olarak hukuk sistemimize güveniyoruz.
Mesele yargiya intikal etmistir ve mahkemeler gereken hükmü verecektir.
Meseleye tarihî ve sosyolojik açidan bakildiginda görülür ki ne Türk devlet geleneginde ne de toplumsal geçmisimizde devleti birinci derecede yönetenlere karsi böylesine agir hakaret gelenegi vardir. Yapilan da hos görülmemistir.
Önceki dönemlerde cumhurbaskanina hakaret suçuna ender rastlanirken, son yillarda bu türden suçlarda artis gözlemlenmektedir.
Bu durum, millî iradenin tecellisine tahammül göstermeyen zillet ittifakinin bitmek tükenmek bilmeyen menfi propagandalarinin bir sonucudur.
Bu hadise etrafinda koparilan gürültülerde anlasilan odur ki 2023 Seçimlerine dogru ilerledikçe kaybedecegini gören muhalefet, giderek agresiflesmekte, saldirganlasmakta, siyasi husumeti açik düsmanliga dönüstürmektedir.
Zillet ittifakini destekleyen medya mensuplari ve unsurlari da bir süredir âdeta talimat almisçasina saldirgan, hakaretamiz, tahammülsüz bir dil kullanmaktadir.
Cumhur Ittifakina dönük her türlü antidemokratik ve hukuk disi vasita kullanilmakta, her çesit kara propaganda yöntemi denenmektedir.
Ancak zillet ittifaki ve yancilarinin koro hâlinde pompalamaya çalistigi bu öfke ve düsmanlik iklimi; Cumhur Ittifakini degil, onu sürdürmeye çalisanlari demokrasi kulvarinin disina savuracaktir.
Zamani geldiginde millet de zillet ittifaki ve bilumum yancilari hakkinda hüküm verecektir. 2023’te sandiga yansiyacak millî irade, demokratik tercihe katlanamayanlari bir kez daha siyaseten infaz edecektir.