TBMM Kadina Yönelik Siddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Arastirma Komisyonu’nda konusan Psikiyatrist Gülseren Budayicioglu, “Bir kadini en kolay bizim ‘paranoid durum’ adini verdigimiz hastaliga sahip erkekler öldürür. Devletimiz sadece bu erkekleri ayirabilse inanin siddet ciddi oranda azalir. Biz, bunlari eger tespit edebilirsek, tedavi edebilir ve uzun süre akil hastanelerinde tutabiliriz” dedi.
Milliyet'ten Bahar Atakan'in haberine göre; Budayicioglu, gündüz kusagi programlarina iliskin, “Her ne kadar reytingleri çok yüksek, çok seyredilen programlar olsa da bu programlarin bizim halkimizi çok iyi etkiledigini hiçbirimiz söyleyemiyoruz zaten. Su kadina siddet konusunda bizlere hizmet eden programlar olmasi bizi açikçasi çok memnun eder” ifadelerini kullandi.
'SIDDET DILI YAYGINLASIYOR'
“Iyi hal indirimlerini” elestiren avukat Rezan Epözdemir, “Artik Türkiye’de ‘profesyonel kadin katilligi’ diye bir kurum olustu. Yani öncesini planlayan, yargilamadaki tutum ve davranislarini dahi en ince ayrintisina kadar planlayan, savunma mekanizmasini, cezasini minimize etmeye dönük kurgu sekilde planlayan, eylemden sonra da telefonu, SIM karti degisik yerlerde atan baz kayitlari vermesin diye ‘profesyonel bir kadin katilligi’ kurumu ihdas edildi.” dedi.
Gündüz kusagi kadin programlarini elestiren Epözdemir, bu yayinlarin akademik ve bilimsel bir agirliklarinin olmadigini, bu tür programlarda siddet dilinin yayginlastigini kaydetti.
'CIDDI BIR SEKILDE EL ATILMALI'
Psikolog, TV yapimcisi Gökhan Çinar gündüz kusagi programlari için, “merdiven alti” tabirini kullanarak, sunlari söyledi:
“Siddeti, aciyi dinleyip bunu bir sansasyonel alt yapiyla bir reyting malzemesi olarak kullanip ondan sonra da bu konularin kapatilip yenilerinin gelmesinin aksine siddeti normallestirdigini düsünüyorum ama çok büyük bir kitle var orada. Bu programlara bence ciddi bir el atilmali, bunu üç ay boyunca gündüz kusagi yapmis biri olarak söylüyorum.”
Kaynak : Haber Merkezi
