Bakan Soylu'dan Demokrasi vurgusu

Içisleri Bakani Süleyman Soylu, 'Darbe yapanlarin emekli olup kenara çekilip itibar gördügü dönem kapatilmistir. Toplumunun hangi kesiminden olursa olsun darbecilere sirtini dayayarak toplumun iradesine parmak sallamamanin tehdit etmenin demokrasi

Siyaset 11.09.2021 13:12:00 0
Bakan Soylu
Içisleri Bakani Süleyman Soylu Istanbul Üniversitesi'nde düzenlenen “Darbelerle Mücadele Yöntemleri Sempozyumu”na katildi. Programda konusan Soylu, Türkiye tarihinde yasanan darbelere ve darbe girisimlerine yönelik degerlendirmelerde bulundu. Sadece dogal afetlerin degil, insani afetlerin de kendini tekrar etmeye çalistigini söyleyen Soylu, “104 emekli amiral bir bildiri yayinladilar. Firsat kolluyorlar. Hala bunu hayal edenler var. Hala bunu birilerini yapmasini bekleyenler var. Içeriden disaridan destekleyenler var. Hem isteyenler, hem destekleyeneler belki de altini çizmek gerekir bunu açikça ifade ediyorlar” diye konustu. Dünyada son yillarda küresel gelismislik ile ters orantili olarak kontrol edilemeyen alanlarin büyüdügünü belirten Soylu, “Tibbin çok gelismis oldugunu düsünüyorduk. Tüm dünyanin virüs salginina nasil çaresiz kaldigini hep beraber gördük. Almanya'da sel felaketi oydu. 190 kisi hayatini kaybetti. Afet anini afet sonrasini yönetmede yasanan kablo tüm Avrupa'da tartisma konusu oldu. Amerika ve Kanada yanginlari birkaç ay sürdü. Dogal afetlerin yani sira politik afetlerde de ciddi ölçüde bilinçli küresel bir kontroldisilik yasiyoruz. Geçen yil burada Afganistan'daki ABD'den bahsetmistik. Bundan sonra atilacak muhtemel adimlari da konusmustuk. Oysa kisa süre önce ABD'nin 20 yillik Afganistan operasyonunun nasil sonuçlandigini, sonucunun nasil bir hüsranla karsi karsiya kaldigini tüm dünya ile birlikte seyrettik” seklinde konustu. ABD'de sokaklarinda uyusturucu bagimlilarinin medyada yayinlanan görüntülerini hatirlatan Soylu, “Uyusturucudan zombi olmus yerlerde sürünün sefillik içindeki insanlarin acinasi görüntüleri tartismalar yol açti. Bu bölgenin tamamen uyusturucuya ayrildigi, bilinci olarak insanlari oraya yönlendirildigi, örtülü bir devlet politikasi olarak oraya terk edildiklerini ögreniyoruz. Çünkü çözemiyorlar. Belki de çözmeyi ekonomik bulmuyorlar. Oysa bu ülke önemli dis politika uzmanlarindan birinin kitabinda anlatildigina göre ABD 1945'den bugüne kadar 71 ülkede seçimlere müdahale, ülke liderlerine suikast, darbe, halk hareketleri gibi eylemlerin bir veya birkaçini gerçeklestirmistir. Dünyanin her yerine politika üretebilirken kendi ülkesinde bir mahallede kontrolü kaybedebiliyor. Tipki baskanlik degisimi sirasinda meclis binasinin isgali gibi. Bir kontrolsüzlük ve istikrarsizlik ortamini olusturup onun üzerinden bir egemenlik dayatiyorlardi. Bu istikrarsizlik ortami özellikle yüzyilimizi vesayetin ve darbelerin zeminini hazirladi. Bu zemin üzerinden tüm sorunlarini doguya yikmaya çalisan batinin 11 Eylül'den sonra Islam dünyasi üzerinde doguyu ötekilestirip, sonra bir savas kitasina çevirmesi batinin kendi içinde irkçiligi ve yabanci düsmanligini körükledi. Ürettigi istikrarsizlik göçü körükledi. Adalete, egitime, istihdama, sagliga, suya, enerjiye ve huzura erismede yoksulluk dünyadaki göç hareketlerini önümüze getirdi. Hiçbirimiz 20 yy sonlarinda böyle büyük göç hareketleri bekliyor degildik. Bunu batinin yüzyillarca sürdürdügü sömürgecilik mantigindan ayirmamak gerekir. Ekonomik egemenlik ambargolarindan ayirmamak gerekir. Ürettikleri istikrarsizlik göçü körükledi ve simdi kendi topraklarinda göçmenlerle irkçiligin çatismasi tehlikesi ile karsi karsiya kaldilar. Sentetik uyusturucuyu da bir araç olarak gördüler. Ayni sekilde batili ülkelerin yaptigi müdahaleler radikalizmi körükledi ve bu silah küresel terörizm olarak kendilerine döndü. Bati medeniye evrensel bir cennet olusturamadigi gibi kendi sinirlarina sigdirdigi sanal cenneti de kaybetme tehlikesi ile karsi karsiya kaldi. Doguya yiktigi sorunlari il kez ortagi ve muhatabi haline geldi” ifadelerini kullandi. Her darbenin sonrasinda darbeyi örgütleyenlerin kontrol edemedigi bir güç oldugunu belirten Soylu, “Her darbeden sonra darbe yanlisi cephe seçimi kaybetti. 1960 darbesi oldu. 1965 te Adalet Partisi tek basina iktidara geldi. 1969‘da tek basina yine iktidar oldu. 80 darbesi oldu. Rahmetli Özal'i istemediler. Darbenin lideri çikip kendi kurdurdugu partiye oy verilmesi gerektigini millete dayatti. Milletin sag duyusu kendilerine benzeyenlerden olusan bir siyasal organizasyonu tercih etti. 1983 te Anavatan tek basina iktidara geldi. 28 Subat aslinda Anadolu sermayesi, büyüyen Türkiye'nin, kendi degerleri ile yürüyüsünün önünü kesebilmek, bir vesayet sistemini hakim kilabilmek, Türkiye'nin tarihsel sürecini unutturmak, benligini, kimligini, milliyetini, inancini unutturmak için üretildi. Ama 2002'de tam da bunlari düsünenlerin planlamalarinin disinda bir sonucu halk olusturdu. 17-25 Aralik oldu. Bir tasfiye süreci olacagi tahmin edildi. Yolsuzluklar üzerinde güya bir itibar kaybi beklendi. Tam tersi bu milletin hafizasi bu fotografi tekrar iyi okuyup geregini yerine getirdi. 1960 darbesinden baslayan süreçle Türkiye vesayet rejimine esir edinmek istenmistir. 1971 muhtirasi bunun tahkimatidir, 1980 darbesi tahkimatidir, 28 Subat tahkimatidir” seklinde konustu. “Darbeciler bos durmuyorlar bu dogru ama halk ve halk adina siyaset yapan, demokrasiyi savunanlar da bos durmuyorlar” diyen Soylu sözlerini söyle sürdürdü: “Geregini yerine getirmek için cesaretleri de var, akillari da var, millete dayali bir mesruiyet zeminleri de var. Bin yil diye planlanan 28 subat 10 yil bile sürmedi. Hepimizi korkutmus ürkütmüslerdi. Biz bin yildir bu cografya kendi temel degerlerimizle yasiyoruz. Bize dediler ki sizi begenmiyoruz siz kimsiniz. Millet bunu da yirtti atti. Dolayisiyla demokrasi disi siyaset mühendisligi ne Ortadogu'da ne Türkiye içerisinde tutabildigini söylemek mümkün degildir. Basarisiz olsa da her darbe girisiminin ülkemize milletimize insanimiza büyük bir maliyeti olmustur. Güçlü Türkiye cografyasina huzur ve istikrar veren bir ülkedir. Ayaklari yere saglam basan güçlü Türkiye dünyaya ve haksizliklara meydan okuma kabiliyeti olan ülkedir. Güney Kore kisi basi gelir sayisi 1959 yilinda 60 dolar. Türkiye'nin kisi basi gelir seviyesi 583 dolar. Bunu uzun yilar 3 bin dolar üzerine çikarmak için çabaladik. Güney Kore bugün 30 bin dolar seviyesinde. Biz 10 bin dolari 21. Yüzyilda gördük. Her darbe girisiminin dolayisiyla maliyeti olmustur. Gezi olaylarinda Türkiye'nin kisi basi geliri 11 bin dolar civarindaydi Türkiye'de faiz yüzde 4 idi. En büyük projeler yapildi yapiliyordu. O ve 17 - 25 Araliktan sonra Türkiye mevcudunu koruyabilmek, alt yapisini tahkim edebilmek için yeni bir ray seçti. Diger tesebbüsleri bastirildi ama ciddi maliyetlere katlandi” 'Darbe yapanlarin emekli olup kenara çekilip itibar gördügü dönem kapatilmistir' Demokrasiyi korumanin önemli olduguna vurgu yapan Bakan Soylu, 'Türkiye'nin 21 yy'in basindan itibaren sayin Cumhurbaskanimiz Recep Tayyip Erdogan ile ortaya koydugu mücadelenin temel felsefesi vesayet mücadelesi olmustur. Sayin Cumhurbaskanimiz meseleyi dogru teshis etmistir. Geçmis siyasetlerin karsi karsiya oldugu tüm süreçleri iyi analiz etmistir. Bu teshisi tedaviye dönüstürmüstür yeni sistem kurgulama üzerine milletle birlikte bunu saglamaya çalismistir. Kol kirilir içinde yen içinde kalir anlayisini reddetmistir. Darbe yapanlarin emekli olup kenara çekilip itibar gördügü dönemde kapatilmistir. Kimse kusura bakmasin demokrasiyi korumakla darbe yapanlarin hatirini korumak arasinda tercih yapacaksak bizim tercihimiz demokrasiyi korumak olmalidir hem de sonuna kadar. Toplumunun hangi kesiminden olursa olsun darbecilere sirtini dayayarak toplumun iradesine parmak sallamamanin tehdit etmenin demokrasi disi ayar vermenin de elbette bir karsiligi olacaktir' ifadelerini kullandi. 104 amiral bildirisini hatirlatan Bakan Soylu, 'Darbe esas itibariyle isin ikinci asamasidir. Birinci asama vesayettir. Türkiye de vesayet zemini üzerine kurgulanmistir. Darbeler vesayetin araçlaridir. 104 amiral bildirisi, bunun vuku bulmus olmasi, bazi zihinlerde vesayetin nasil bir virüs gibi yerlestiginin göstergesidir. Darbeler ve olusturdugu vesayet, istikrarsizliga açik ortam üretir. Buna karsi demokrasi ve sivil aktörlerin yapacagi en önemli tedbir fay hatlarinin ve olusabilecek risklerin tedbirini önceden almaktir. Darbe ve vesayet sistemlerinin olusturmak istedigi iklimle hem zihni hem fiili mücadeleyi araliksiz devam ettirmek gerekir' diye konustu.